Yazar: Cengiz Kırmaz

TRANSPLANT İMMÜNOLOJİSİ

Klinik olarak transplantasyon; organların ve Langerhans hücre adacıklarının naklini ifade eder. Transplant immünoloji hakkındaki bilgilerimiz, rejeksiyonu önlemek üzere host-versus-graft (HVG) immün yanıtının üstesinden gelmek için gereklidir. Ancak; burada, hemopoetik hücre transplantasyonunda (HCT) olduğu gibi sadece HVG reaksiyonu değil aynı zaman da graft-versus-host (GVH) reaksiyonu da dikkate alınmalıdır. Çünkü, nakil için hazırlanmış olan kemik iliği ve periferik kan kök hücreleri (mPBSCs) matür T hücreleri içerir, uygulama sonrasında immün baskılı olan alıcı için GVH riski vardır. Kornea, böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, incebarsak, pankreas, hatta el, kol ve yüz nakli yapılabilmektedir. Gelecekte bu listeye hepatosit, myoblast, kök hücre kaynaklı diğer hücre tipleri de eklenebilir. Aynı tür üyeleri içinde yapılan transplant “allotransplant”, farklı türler arasında yapılan “ksenograft” olarak adlandırılır. Ksenograft nakiller; gelecekte allogenik organ nakillerinin yetersiz kaldığı durumlar için bir çözüm olarak düşünülmektedir.

Hepsini Oku

HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI

Kazanılmış immün yanıt; infeksiyonlara karşı konak savunmasının önemli bir parçasıdır. Antijenlere spesifik reseptör taşıyan lenfositlerin klonal seleksiyonu sayesinde bu savunmanın özgül ayırıcı ve benzersiz yanı ise patojenleri spesifik olarak tanıyabilme yeteneğidir. İnfeksiyöz ajanlarla ilgisiz bazı antijenler de kazanılmış immün yanıt ile karşılanırlar. Klinik olarak önemli birçok hastalık, tipik olarak infeksiyonun olmadığı durumlarda bazı antijenlere karşı oluşmuş normal immün yanıtla karakterizedir. Örneğin alerjik hastalıklardaki immünolojik yanıt, infeksiyöz olmayan ajanlara karşıdır. Aslında bu olaydaki antijen zararsız bir çevre elemanıdır. Otoimmünitede ise immün yanıt otoantijene yöneliktir.

Hepsini Oku

ALERJİK VE NON – ALERJİK RİNİT

Solunum sistemi; bireyin son nefesini verinceye kadar atmosferle ilişkisini sağlayan organlar topluluğu olarak tanımlanabilir. Bu sistem; solunan havayı filtreleme, ısıtma, oksijen alımı ve kandan karbondioksitin uzaklaştırılması gibi önemli görevleri üstlenir. Sistem direkt dış ortam ile bağlantılı olduğundan tahammül sınırları son derece geniş olarak yaratılmıştır. Ancak bu noktada bazen patojenler ve alerjenler sistemi ağır bir şekilde zarara uğratıp, morbidite ve mortaliteye neden olabilirler. Solunum sistemi bu anlamda bakıldığında, yaşamsal özelliğe sahip ve yeri doldurulamayacak bir sistem olarak görülmektedir.

Hepsini Oku

İMMÜN SİSTEM

İmmün sistem, patojenik mikroorganizmalar yanında infeksiyöz olmayan yabancı maddelere karşı savunma amacıyla, bazı hücreler, moleküller ve organlarca oluşturulmuş kompleks bir yapıya sahiptir. Ayrıca konağın korunmasından öte hücre yüzeylerinde eksprese edilen özel molekülleri tarama ve tanıma yoluyla kişinin doku homeostazı ve doku tamirini de düzenler. İmmün sistem hücreleri malign, ölü ya da hasarlanmış hücreleri tanır ve yok eder. İmmün hücreler, kemik iliğindeki hematopoetik kök hücrelerden kaynaklanıp kan ve lenfoid dolaşıma katılırlar. Bu hücreler özelleşmiş lenfoid organlarda kompleks bir mikro yapıya dönüşüp, hemen hemen her türlü dokuya yerleşirler. Bu hücreler, mikroçevrelerinde diğer hücrelerle etkileşen karakteristik yüzey moleküllerini eksprese ederler. Bu hücre yüzey molekülleri CD (cluster of differantiations) olarak adlandırılır. Lenfoid organlardaki anatomik organizasyonları tüm vücudu baştanbaşa dolaşma ve kan ile lenfoid dokular arasındaki göç yetenekleri, konak savunmasının çok önemli parçalarıdır. Aktivasyon durumunda immün hücreler; immün sistem hücreleri ve diğer hücreler arasındaki ilişkiyi sağlayan küçük suda eriyen proteinler ve sitokinler salgilar.

Hepsini Oku

RADYOKONTRAST MADDELERLE OLUŞAN ALERJİK REAKSİYONLAR

Radyokontrast maddeler tanı ve tedavi için dünyada milyonlarca kişiye kullanılmaktadır. Ciddi alerjik reaksiyon yaşanma olasılığı çok düşük olsa da yapılan uygulama sayısından dolayı oldukça fazla kişide görülebilir. Bu ajanlar ile ilacın kemotosik yan etkileri ve alerjik reaksiyonlar (non-IgE aracılı ve IgE aracılı ani başlangıçlı veya T hücre aracılı geç başlangıçlı) görülebilir. Hiçbir uygulama ile alerjik reaksiyon gelişme riski tamamen ortadan kaldırılamasa da en aza indirmek için deri testleri (prick, intradermal, yama) ve premedikasyon tedavisi kullanılabilir. Alerjik reaksiyonların kimde ve nasıl ortaya çıkacağı her zaman Biz bu incelemede radyokontrast maddeler ile yaşanabilecek reaksiyonlara yaklaşımı anlatmaya çalışacağım.

Hepsini Oku

ZOR ASTIM

Ağır alerjik astımlı hastalarla karşılaşma sıklığımızı gözden geçirdiğimizde yılda 15 civarında 8 hasta’nın bu şekilde tarafıma muayeneye geldiği görülmektedir. Bu hastalar genel olarak, Türk Toraks Derneği’ nin yayınlamış olduğu Astım Kılavuzu’ na göre değerlendirildiğinde uygun tıbbi tedavi almalarına rağmen “ağır persistan astım” grubundaki hastalar olup; artık aldığı tüm astım ilaçlarına (Hatta ağızdan devamlı kortizon kullanımı basamağına geçmesine) rağmen astımı kontrol edilemeyen hastalardır…

Hepsini Oku

KRONİK ÜRTİKER

Kronik ürtiker (Kurdeşen) toplumda son derece sık görülen çoğu zaman hastaların da hekimlerin de canını sıkan bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Hastalığı tedavi etmek için mutlak altta yatan nedeni bulmak ve neden yönelik tedavileri ön plana çıkarmak gereklidir. Bu hastalığın teşhis ve tedavisi açısından immünoloji ve alerji uzmanınız size yardımcı olacaktır.

Hepsini Oku

ASTIM VE GEBELİK

Astım ve özellikle alerjik astım giderek artan bir sıklıkta karşımıza çıkmaktadır (1). Bu hastalık için bir çok etiyolojik sebep varken, bazı özel durumlardan da etkilendiği aşikardır. Gebelik gibi fizyolojik geçici değişiklik de bu hastalığın gidişini önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Halen dünyada yaygın bir şekilde önemli bir sağlık problemi olan bu hastalığın % 3.4-12.4 oranında gebede karşımıza çıktığı bildirilmektedir (2,3). Gebe kadınlarda bu hastalığın takip ve tedavisi için bir çok uzlaşı raporu da yayınlanmıştır (4-8).

Hepsini Oku

SPOR VE ASTIM

Astım, hava yollarında daralmalar ve özellikle küçük hava yollarında iltihapla karakterize bir hastalıktır. Genellikle ataklar halinde seyreden bu hastalığın değişik tetikleyicileri bulunmaktadır. Hastalar bu tetikleyicilerle karşılaştığında ya da bunlara maruz kaldığında öksürük, hırıltılı, solunum, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi gibi bulgular vermektedir. Hastalık hem çocukluk yaşında hem de erişkin yaşlarda oldukça sık karşımıza çıkmaktadır. Kontrolsüz astım hastalığının kişinin yaşam kalitesini son derece fazlaca bozduğunu görmekteyiz.

Hepsini Oku

YAŞLILIK VE ASTIM

Astım, son yılların en sıkıntılı hastalıklarından biri olup, genel olarak çocukluk çağı ve gençlik çağı hastalığı olarak bilinmektedir. Ancak son 30 yıldır astımlı hasta sayısında çok ciddi artışlar olduğunu bilmekteyiz ve bu hastaların yaşlarının spektrumuna baktığımızda hiç de az sayılmayacak kadar yaşlı astımlı hastamız olduğunu görüyoruz.

Hepsini Oku