ALERJİK RİNİT KORUNMA

Alerjik Rinit (Saman Nezlesi) Hastalığında Korunma

Alerjik rinitte tedavinin en önemli basamaklarından birini alerjenden korunma oluşturur. Korunma üçe ayrılır:

1-Primer (birincil) korunma: IgE yapımı ve IgE aracılı duyarlanmayı önlemeye odaklanmıştır ve duyarlanma için yüksek risk taşıyan gruplara uygulanır.

2-Sekonder (ikincil) korunma: Duyarlanmaya rağmen hastalık ortaya çıkışını önlemeye yöneliktir. Alerjene duyarlanmış ancak üst solunum yolu hastalığı riski göstermeyen bireylere uygulanır.

3-Tersiyer (üçüncül) korunma: Ortaya çıkmış alerjik rinitin tedavisinde bulguları önleyici olarak kullanılmakta ve bulgulara yol açan faktörlerin kontrolünü amaçlamaktadır.

PRİMER KORUNMA:

Primer korunmaya ait olan verilerin en erkeni anne karnındaki (fetal) hayatta yapılan çalışmalara dayanmaktadır. Fetusun immunolojik olarak cevapsız olduğunu söylemek güçtür. Alerjene duyarlı hücresel cevaplar en erken 20-22 haftalık gebeliklerde görülür. Gebelikte hem annede Th2 tipi cevap yani alerjene yatkın bir immun yanıt, hemde yeni doğanların önemli bir grubunda annenin maruz kaldığı alerjenlere duyarlılık ve de Th2 immun yanıtlar vardır. Bu durum yüksek riskli ailelerde gebelikte primer profilaksi uygulama düşüncesini ortaya çıkarmaktadır. Gebelikte spesifik immunoterapi almış annelerin çocuklarında yakınmaların önemli oranda azaldığı gösterilmiştir.
Alerjenden uzaklaşma ile ilgili pek çok çalışma bebeğin beslenmesine odaklanmıştır; özellikle inek sütü, bazen yumurta, balık ve fıstıktan kaçınma ağırlıklıdır. Hayatın 9. Ayı ve 6. yılındaki yüksek IgE düzeyleri, katı gıdalara erken geçiş, özellikle yumurta başta olmak üzere gıda alerjisi gibi faktörler atopi ve alerjik rinit için risk faktörleri olarak bulunmuştur.

Bir araştırmada 1 yıldan daha uzun süren gıda duyarlılığı olan çocukların alerjik rinit gelişme şansının %50 olduğunu bildirmişlerdir. Bu nedenle beslenme değişikliği atopiyi önlemede düşünülen potansiyel metodlardan biri olarak önerilmiştir. Anne sütüyle beslenmenin atopik hastalıklardan koruyucu rolünü ilişkin sonuçlar tartışmalıdır. Ancak bir meta analiz 3 aydan daha uzun süre anne sütü ile beslenen infantların astımdan korunduğunu göstermiştir. 

Ev tozu akarları ve hamam böceği duyarlılığı, maruz kalma ile kuvvetli bir ilişki göstermesi nedeni ile, alerjenden uzaklaşmanın gerekliliği, infantlarda alerjen maruziyet düzeyi ile alerjene duyarlanma arasındaki paralelliğin belirlenmesi ile de belirginleşmiştir. Ancak ön çalışmalar, daha önce belirtilenlerin tersine kediden uzak kalmanın alerjiyi önlemediğini, kedi köpek ile erken kontağın daha çok alerjiyi önlediği gösterilmiştir.

SEKONDER KORUNMA:

Duyarlanmış bireyde alerjik hastalık gelişmesini önlemeye yöneliktir. Bu açıdan en önemli yaklaşım, atopi riski taşıyan bebeklerin ve çocukların rutin muayeneleri sırasında gıda veya inhalen alerjen duyarlılığının cilt testleri veya serumda spesifik IgE ölçümleri ile ortaya konmasıdır. Duyarlılığı saptanan bebekler bu alerjenlerden mümkün olduğunca uzak tutularak hastalık gelişmesinin önlenmesi yoluna gidilmelidir. Bu genel önlemler dışında alerjik hastalıkların sekonder korunmasında immünoterapi (aşı) tedavisinin rolü gösterilmiştir. Sadece ev tozuna duyarlı olup immunoterapi alan çocuklarda, yeni duyarlanma gelişiminin, immunoterapi almayanlara göre daha az olduğu görülmüştür. Üstelik alerjen immunoterapisinin alerjik rinitli kişilere verilmesinim astım başlamasını önlediği gözlenmiştir.

Sekonder profilaksi kapsamında farmakolojik bazı yaklaşım sonuçları da bildirilmiştir ancak bu çalışmalar atopik çocukta astım gelişme riskinin azaltılmasına yöneliktir. Ketotifen ve setirizin gibi antihistaminik ve antiinflamatuvar özelliği olan ilaçların kullanıldığı bu çalışmalarda atopik çocuklarda astım gelişimi adına çok önemli sonçlar elde edilmiştir.

TERSİYER KORUNMA:

Alerjenden kaçınmanın ana basamakları :

1-Alerjen kaynağının elimine edilmesi
2-Kaynaktan yayılan alerjenlerin fiziksel bariyerlerle azaltılması
3-Alerjenin depolandığı materyallerin ortamdan uzaklaştırılması
4-Hava filtresi kullanımı

Alerjenden uzaklaşmanın tedavideki önemi ilk kez astımlı hastaların evlerinden ayrılıp kuru iklimli ve yüksek basınçlı alanlarda yaşamasıyla gözlenmiştir. Ancak esas olan hastanın kendi evinde alerjen düzeyi düşük olan bir ortam yaratmaktır; ancak, çalışmaların bazılarında klinik düzelmeye yol açacak bir alerjen yükü azalması sağlamak mümkün olmamıştır. Kesin olan bir nokta bütün astım ve rinit tedavi rehberlerinin alerjenden kaçınmayı önermiş olması ve alerjenden korunmanın tedavinin önemli bir parçası olduğunu göstermesidir. Alerjenden uzaklaşma genellikle başarılamaz ancak belli çevresel düzenlemeler ile alerjen maruziyeti azaltılabilir. Ev tozu akarlarından korunma yöntemleri aşağıda gösterilmiştir;

Ev Tozu akarından korunma yöntemleri:

– Hasta Eğitimi
– Ev tozu akarları hakkında hastanın bilgilendirilmesi
– Temel önlemler

Yastık, yorgan,yatak için özel dokunmuş kılıflar kullanmak
Yatak çarşaflarının 55-60 derecede yıkanması (her hafta)

– En uygun önlemler
Halıları muşamba ya da tahta döşeme ile değiştirmek 
Değiştirilemeyen halıların akarasidlerle temizlenmesi
Evin her hafta çift kat torbası ve HEPA filtresi olan süpürgelerle süpürülmesi
Perdelerin kolay yıkanır kumaşlardan seçilmesi veya jaluzi tipi perde kullanmak
Toz tutan malzemelerin kapalı dolaplarda tutulması
Yumuşak tüylü oyuncakların sıcak su ile yıkanması, derin dondurucuda tutlması
İç ortam nem oranını azaltmak
Bodrumlarda yaşamaktan kaçınmak

Ev tozu akarı sıcak ve nemli ortamda sıktır, ev tozu akarlarının yaşam süreleri hem ısıya hem de neme bağlıdır. D farinae cinsi ev tozu akarı %55’ den fazla neme ve 15-35 derece ısıya gereksinim duyar. Evdeki nemin %51 in altında olduğu bir çalışmada canlı mite oranında %95 ve mite alerjen düzeyinde %78 azalma olduğu gösterilmiştir.

Mantar alerjenleri için korunma yöntemleri:

Fungal alerjenler hem iç hem de dış ortam alerjenleridirler. Alerjenik indoor (ev içi) mantarlar “ Penisilium, Clodosporium ve Aspergillus” türleridir. Fungal alerjenlerden korunma yöntemleri aşağıda verilmiştir;

Fungal alerjenlerden korunma yöntemleri:

Dış Ortam İçin;


– Çayırları biçmekten, yaprakları toplamaktan, ahır temizlemekten kaçınmak

İç Ortam İçin;

– Air conditioner (klima) veya nem gidericilerle nemi azaltma (%30-40)
Fungisidler (mantar öldürücüler) veya %10 luk çamaşır suyu ile mantar olan yüzeylerinin temizlenmesi
– Buzdolabı ve nem gidericilerin çamaşır suyu ile temizlenmesi
– Mantarlı eşyaların uzaklaştırlması
– Elbiselerin kuru olarak dolaplarda muhafaza edilmesi
– Evde sıvı sızdıran yerlerin tamiri
– Yemek pişirme veya duş alma sırasında havalandırma
– Ev içi bitkilerin azaltılması
– Bodrum katında yaşamaktan kaçınma.

Hamam böceği ile de alerjik rinit ilişkisi gösterilmiştir. Temel olarak insektisid kullanımı ve ev ortamının temizlenmesi (gıda artıklarının uzaklaştırılması, çamaşır suyu kullanımı, çöplerin evin dışında tutulması, gıdaların sıkıca kapatılmış plastik kutularda tutulması), apartman tipi ebde yaşayanlarda tüm komşularda ilaçlama yapılması gereklidir.

Kedi köpek alerjenlerinden korunma yöntemleri aşağıda verilmiştir;

Kedi köpek alerjenlerinden korunma yöntemleri:

– Allejen kaynakları ve özellikleri hakkında hastanın bilgilendirilmesi

Öncelikli önlemler

– Hayvanın evden uzaklaştırılması, hayvanla kontağın kesilmesi

Ek öneriler

– Hayvanın zemini cilalı ve ayrıca silinebilir mobilyalar olan bir odada tutulması
– Hayvanın yatak odası dışında tutulması
– Hayvanının olduğu odanın vantilatörlerinin kapalı olması
– HEPA filtreli hava temizleyiciler kullanılması
– Hayvanın ılık su ile düzenli olarak yıkanması
– Yatak çarşaflarının her hafta yıkanması

Polen ve dış ortam mantarları gibi alerjenler, alerjik rinit nedeni olarak sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Günlük polen ve mantar sporu sayısının ve de duyarlı olunan alerjenin yılın hangi döneminde yüksek olduğunu bilmek önemlidir. Bu dönemlerde mümkün olduğu kadar iç ortamda kalmak, evde veya arabada pencereleri kapalı tutmak önemlidir. Dış ortamda maske, gözlük kullanımı, polen geçişini azaltan filtrelerin takıldığı ventilasyon sistemlerinin evde veya arabada kullanımı yararlı olabilir.

Sağlıklı günler dileğiyle…
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ