Lateks Alerjisi
Doğal kauçuk lateks, büyük oranda Hevea brasiliensis ağacının süt kıvamlı sıvısı olan lateksten elde edilir. Bu ağaç, daha çok ticari amaçlarla Malezya, Tayland ve Hindistan gibi ülkelerde yetiştirilmekte; Amerikası kıtasının orta ve güney kesimlerinde de doğal olarak bulunmaktadır.1 Lateksin kullanımı tarih öncesi çağlara kadar uzanmaktadır. Orta ve Güney Amerika yerlilerinin ayaklarını korumak üzere lateks içeren ürünler kullandığı; yine Mayaların lateksten yapılmış toplarla oyunlar oynadığı bilinmektedir. 1 Lateks tıp alanında ilk defa, XIX. yüzyıl ortalarında, takma dişlerin yapımında kullanılmaya başlanılmasıyla kendine kullanım alanı bulmuştur. 1900’lü yıların başında ilk cerrahi eldivenler sağlık çalışanlarının hizmetine sunulmuştur. Latekse bağlı kontak dermatit gelişimi önceden beri bilinmekle birlikte, latekse bağlı ilk ciddi alerjik reaksiyon, 1927’de Almanya’dan bildirilmiştir. 1979’lara kadar üzerinde pek önemle durulmayan lateks alerjisi, bu tarihte Nutter ve arkadaşlarının yayınladıkları latekse bağlı ani tip aşırı duyarlılık sebebiyle tekrar hekimlerin dikkatini çekmeye başlamıştır. 1980’lerden sonra, gerek AIDS olgularındaki hızlı artış, gerek hepatitten koruyucu etkilerinin daha iyi anlaşılmasıyla, lateks eldivenler daha yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Hem kullanımlarındaki bu artış nedeniyle hem de lateks alerjisinin daha iyi tanınmasına bağlı olarak, bu tarihten itibaren lateks içeren ürünlerin kullanımına bağlı alerjik reaksiyonların sayısında ani ve belirgin bir artış görülmüştür. 1 Latekse bağlı ilk ölümcül alerjik reaksiyon (anafilaksi) olguları 1984 yılında bildirilmiştir. Lateks içeren ürünlere bağlı reaksiyonlar, günümüzde sık sık ameliyat geçirmek zorunda kalıp lateksle sık muhatab olan hastalar, alerjik (atopik) kişiler ve sağlık çalışanlarında giderek artan sıklıkta karşımıza çıkmaktadır.
Lateks nedir?
Lateks, kauçuk ağacının hücrelerinde türetilen, işlenmiş bir bitkisel üründür. Doğal kauçuk lateks, kauçuk ağacı Hevea brasiliensis’in süt salgılayan hücrelerinde yapılan sütsü beyaz bir sıvıdır. Bu ürün biri diğerinden farklı iki işleme aşamasına tabi tutularak, farklı amaçlara hizmet eden değişik ürünler elde edilir. Lateksin %90’ı asid ortamda sertleşmeye uğratılarak kuru lateks elde edilir ki, bu üründen araba lastikleri, ayakkabı ve mühendislikte kullanılan çok çeşitli malzemeler üretilir. Lateksin kalan %10’una bazı kimyasallar ilave edilerek kendi kendine donması engellenir. Bundan sonra ürünün işlenmesi ve kıvam kazanması için pek çok kimyasal madde ilavesi gerekir. Bu kimyasalların ilavesinden sonra sertleşme işlemi fırında ısıtılarak tamamlanır. Lateksin esas bu şekli eldiven, balon ve kondom gibi daha esnek malzemelerin yapımında kullanılır ki, latekse bağlı alerjik reaksiyonların büyük bir kısmından da bu ürünler sorumludur. Lateksten yapılan eldivenlere, tutunmasını önlemek üzere mısır nişastası pudrası eklenir. Bu sırada bazı kauçuk proteinleri eldivenden ayrılıp, mısır nişastasına bağlanabilir.
Temel lateks alerjenleri, işlenmemiş latekste doğal olarak bulunan proteinlerdir. Doğal kauçuk lateksteki 250 polipepitidinden 60 kadarı reaksiyon veren tiptedir (antijeniktir) ve bunlardan bir kısmı tanımlanmıştır. Çoğu doğal lateks antijenleri, diğer bitki türleri ile yapısal protein ve enzim gibi ortak epitopları paylaşır. Bazı üretici firmalar, cerrahi eldivenlere üretim aşamasında kazein de ilave etmektedirler.
Lateks alerjenleri normal derinin nemiyle eldivenden süzülebilir ve eldivenin içinde bulunan ve nişastadan yapılmış pudraya daha fazla emilebilir. Bu durum, lateks alerjenlerinin eldiven çıkarılırken havaya karışmasına yol açarak, duyarlı kişilerde daha fazla şikayet gelişmesine neden olabilir.
Hangi ürünler lateks içerir?
Lateks içeren ürünlerle günlük hayatımızda çok sık karşılaşılmaktadır. Eldiven, biberon, emzik, balon, oyuncak, spor malzemeleri, hastane ve diş malzemeleri gibi 40.000’den fazla üründe lateks kullanılmaktadır. Normal sağlıklı kişilerde bu ürünler genellikle soruna neden olmaz. Risk altında bulunan kişilerdeyse çeşitli reaksiyonlar gelişebilir. Bu ürünlerin bir kısmı tablo-3’te özetlenmiştir
Tablo-3.Günlük hayatta ve tıp alanında lateksin kullanıldığı bazı ürünler
* Otomobil lastikleri
* Bisiklet gidonu
* Halı
* Yüzme gözlükleri
* Tenis raketleri
* Ayakkabı tabanları
* Bulaşık eldiveni
* Kondom
* Diyafram
* Balon
* Emzik
* Biberon
* Kemer
* Sıcak su şişeleri
* Silgi
* Lastik bant
* Tansiyon aleti manşonu
* Steteskoplar
* Eldiven
* Oral ve nazal havayolları
* Endotrakeal tüpler
* Turnikeler
* İntravenöz yol setleri
* Enjektörler
* Elektrod pedleri
* Cerrahi maskeler
* Koruyucu gözlükler
* Respiratörler
* Anestezi maskeleri
* Kateterler
* Yara direnleri
* Enjeksiyon portları
* Viyal kapakları
* Diş malzemeleri
Kimler risk altında?
Lateks alerjisi bazı kişilerde diğerlerine oranla daha sık görülür. Bu durumun ortaya çıkmasında en önemli etmenler, kişinin atopik yapıda olması ve lateks ürünlerle sık karşılaşmadır. Olasılıkla daha sık eldiven giymeleri ve hemşirelik hizmetlerinde daha çok çalışmalarından ötürü, lateks alerjisi kadınlarda daha sık görülmektedir. Sağlık çalışanları (doktorlar, hemşireler, diş hekimleri, teknisyenler) çok sık lateks eldiven kullanmalarından ötürü, lateks alerjisi açısından yüksek risk altında bulunurlar. Sağlık çalışanları için mesleki kurdeşen (ürtiker), nezle (rinit) ve astımın en önde gelen sebebinin lateks alerjisi olduğu kabul edilmektedir. Bu grup için en önde gelen kaynak, lateks içeren pudralı eldivenlerdir. İş yerinde lateks eldiven kullanan meslek sahipleriyle (kuaförler, temizlik işçileri, gıda sanayi çalışanları, boyacılar, inşaat işçileri) lateks üretim işinde çalışanlar da risk altındaki meslek gruplarını oluşturur. Bu grupların yanında sık idrar torbası gerektiren hastalığı hastalar, doğumsal sinir kanalı hasarı (nöral tüp defekti) olanlar (spina bifida, myelomeningosel), sık ameliyat olması gereken hastalar, atopik kişiler, muz, avokado, kestane, kivi, patates, domates gibi gıdalara alerjisi olan kişiler de lateks alerjisi açısından risk altında bulunurlar.
Görülme sıklığı
Lateks duyarlılığı normal toplumda %0.1-6 oranında görülür. Sağlık çalışanlarında, özellikle atopik olanlarda bu oran daha da artmaktadır. Lateks ürünleri sık kullanan sağlık çalışanlarında sorgulama formuyla yakınma tanımlama oranı %50’lere ulaşmaktadır. Cilt testleri veya latekse özgü alerji antikorunun (IgE) değerlendirildiği çalışmalarda sağlık çalışanlarının %0.5-19’unda lateks duyarlılığı saptanmaktadır. Bu testlerle lateks duyarlılığı saptanan olguların en az %40’ının bulgu vermeden ilerlediği düşünülmektedir.8 Bununla birlikte klinik olarak lateks alerjisinin sağlık çalışanlarının %1-2’sini etkilediği düşünülmektedir.16 Lateks eldivenlerin protein düzeylerinin azaltılması ve pudrasız eldivenlerin kullanımındaki artışa bağlı olarak son yıllarda özellikle sağlık çalışanları arasında lateks alerjisi görülme sıklığında anlamlı bir düşme yaşanmaktadır.17 Spina bifidalı hastalarda bu oran %15-67 arasında değişmektedir. Lateks üretiminde çalışan işçilerde lateks duyarlılığı sıklığı ise %1.7-12 arasında değşmektedir. Perioperatif anafilaksinin en sık rastlanılan sebeplerinden biri lateks içeren malzemelerdir ve perianestetik anafilakside, nöromüsküler bloke edici ilaçlardan sonra %16 sıklıkla ikini sırada yer alır.
Latekse bağlı reaksiyonlar
Latekse bağlı en sık rastlanan reaksiyon ellerin “iritan dermatit”idir. Latekse bağlı en sık immünolojik yansıma ise kauçuk katkı maddelerine karşı gelişen tip IV gecikmiş hipersensitivite reaksiyonu ile ortaya çıkan “kontak dermatit”tir. Hızlı gelişen ve antikora (IgE’ ye) bağlı Tip I alerjik reaksiyonlar daha seyrektir ve bu grupta kontak kurdeşen (ürtiker), burun ve gözde nezle (rinokonjonktivit), astım ve ölümcül alerjik reaksiyonlar (anafilaksi) bulunur.
Lateks içeren ürünlere bağlı en sık karşılaşılan reaksiyon, iritan kontak dermatit olarak adlandırılır. Bu reaksiyon immünolojik bir mekanizmadan çok, sık el yıkama, deterjan kullanımı, ellerin yeterince kurulanmaması ve mısır nişastalı eldivenlerin yol açtığı tahrişe bağlı olarak gelişir. Genellikle ellerde meydana gelir. Deri kuru, kaşıntılı, kızarıktır ve tahriş olmuş görüntüdedir. Bu durum, gerçek bir alerjik reaksiyon olmamakla birlikte, alerjik tablonun gelişmesine öncülük edebilir. Lateks duyarlılığı teşhisinde kullanılan yama testi negatif sonuçlanır.
Alerjik kontak dermatit cildi ilgilendiren diğer bir klinik tablodur. En sık olarak eldiven, ayakkabı, spor malzemeleri ve medikal araçlarla temas eden cilt bölgelerinde ortaya çıkar. Temastan 24-48 saat sonra iritan kontak dermatite benzeyen; ancak sulanan kabarıklıklara da neden olabilen bir dermatit tablosu gelişir. Bu duruma, lateks üretilirken eklenen kimyasallar yol açmaktadır. Tanısı için tipik lezyonların varlığı ve yama (patch) testlerinde pozitif sonuçların görülmesiyle konur.
Lateks alerjisi denilince genel olarak, latekste bulunan protein yapıdaki alerjenlere karşı gelişen ve IgE antikorunun rol aldığı alerjik reaksiyonlar kastedilmektedir. Lateks alerjisinin en sık görülen erken yansıması kontak kurdeşen (ürtiker)dir. Lateks duyarlılığı bulunan sağlık çalışanlarının %60-80’inde, özellikle eldivenle temastan sonra 10-15 dakika içinde deriden kabarık, kaşıntılı ürtiker plakları gelişir. Lezyonlar temas sona erdikten sonra tedaviyle veya tedavisiz kısa sürede kaybolma eğilimindedir. Bu tabloya bazen kontak dermatit öncülük edebilir. Duyarlaşmaya veya bulgulara neden olan en düşük dozun ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak çok küçük dozlar bile duyarlı kişilerde ciddi reaksiyonlara yol açabilir. Alerjik burun ve göz nezlesi (rinokonjunktivit), astım ve ölümcül alerjik reaksiyon (anafilaksi) diğer klinik tablolardır. Bu kişiler genelde atopiktir; sıklıkla polenlere bağlı mevsimsel saman nezleleri (alerjik rinitleri) veya ev tozu akarı ya da hayvan tüylerine bağlı alerjik astımları bulunur. Bazen sadece latekse bağlı bulgular da olabilir. Bu hastalarda lateks içeren ürünle karşılaşmadan sonraki ilk 30 dakika içinde burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı, damakta kaşıntı, gözlerde kaşıntı, sulanma ve kızarma gibi yakınmalar ortaya çıkar. Bazı olgularda tabloya öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi ve hırıltılı solunum da eklenebilir. Latekse bağlı mesleksel astımın, maruz kalan sağlık çalışanları veya lateks üreten fabrikalarda çalışanların %2.5’inde görüldüğü bildirilmektedir. Bu kişilerde semptomlar, genellikle iş yerinde ortaya çıkar veya kötüleşir. Ancak bazen bu kötüleşmenin iş yerindeki maruziyetle ilişkisi net olmayabilir. Bu durumda maruziyete devam edilmesi, geriye dönüşümsüz hava yolu hastalığı gelişimine yol açabilir. Lateks alerjisinin yol açabileceği en ciddi klinik tablo, ölümcül alerjik reaksiyon (anafilaksi)dur. Hayatı tehdit eden anafilaktik şok, yüksek oranda duyarlı kişilerde ameliyatları sırasında veya tıbbi ya da diş girişimler sırasında lateks proteinlerinin mukozadan emilmesi sonucu gelişir. Lateks antijenine deri, solunum yolu, mukoza veya parenteral olarak maruz kalınabilir. Deri ve solunum yoluyla maruz kalınmasından sonra ciddi reaksiyonlar olabilse de doğrudan mukozal ve damar yolu ile karşılaşma anafilaksi gelişimi açısından en büyük riski oluşturur.8 Daha önce hafif reaksiyon tanımlanan ve kolayca tedavi edilebilen hastalarda, mukozal yolla ciddi reaksiyonlar meydana gelmiştir. Baryum lavmanı için kullanılan balonlu kateter, mesane kateterleri, kondom (prezervatif), lateks eldivenlerin kullanıldığı karın içi cerrahi, doğum, diş cerrahisi; balon ve tenis raketleriyle latekse bağlı anafilaksi tablosunun gelişebildiği bilinmektedir. Anafilaksiye yol açan risk faktörleri tam olarak bilinmemektedir; ancak hayatı tehdit eden anafilaksi, lateks alerjisinin nadir de olsa ilk yansıması olabilir. Hızlı müdahaleye rağmen, latekse bağlı anafilaksinin ölümlere neden olabildiği bildirilmiştir.
Lateks alerjisi bulunan hastalarda çeşitli meyve ve sebzelere karşı alerjik reaksiyonlar normalden çok daha sık görülmekte ve bu durum ciddi sonuçlara neden olabilmektedir. Bu klinik duruma, lateks-meyve alerji sendromu adı verilmektedir. Lateks alerjik hastalarda bazı meyvelerle aşırı duyarlılığın birlikte bulunması, 1991’de M’Rahai ve arkadaşları tarafından rapor edilmiştir. Bu ikiliden herhangi birine karşı duyarlılık olması durumunda, diğerinin de incelenmesi önerilmektedir.Lateks alerjisi bulunan hastaların en az yarısında bu sendrom; bu sendromu bulunanların da yarısında bu gıdalarla ciddi reaksiyon öyküsü bulunmaktadır. Bu tabloya, lateks proteinleri ve bazı meyvelerde bulunan benzer epitopların yol açtığı çapraz reaksiyonun neden olduğu tahmin edilmektedir. Lateks alerjisi bulunan olgularda en sık alerjiye neden olan meyveler; avokado, kivi, muz, kestane, patates, domates ve papayadır. Klinik alerjinin daha az olduğu ancak duyarlılığın bulunduğu meyve ve sebzeler de incir, kavun, karpuz, şeftali, ananas, armut, kereviz, elma, kiraz, buğday, şalgam ve ıspanaktır.Bazı olgularda lateks alerjisi, bazılarındaysa meyve alerjisi öncül olabilmektedir. Bu nedenle bu tür meyvelere karşı alerjinin bulunması lateks alerjisi gelişmesi için ilave bir risk faktörü sayılmaktadır. Lateks-meyve alerji sendromu olan kişilerde bu meyvelerin alınmasıyla ağızda kaşıntı yanında tüm vücutta yaygın kaşınma, kurdeşen (ürtiker), anjioödem, solunum yolları spazmı (daralması), bulantı, kusma, nefes darlığı gelişebilir.Gıda alerjisinin ilk bulgusu anafilaksi olabileceğinden, lateks alerjisi bulunan olgular bu meyveler hakkında bilgilendirilmelidir. Cerrahi eldivenlere üretim aşamasında ilave edilen kazein de, süt alerjisi bulunan kişilerde, latekste bulunan diğer proteinlere ek olarak, alerjik reaksiyonlara neden olabilir.Bitki profilini ile çapraz reaksiyon vermesi nedeniyle lateks alerjisi bulunanlarda Amerikan nezle otu ve ot polenlerine karşı duyarlılık da bulunabilir.
Lateks alerjisi, özellikle sağlık çalışanları için önemli bir maluliyet sebebi olabilmektedir.Çoğu hasta bulguları olma pahasına mesleğine devam etme yolunu seçmektedir.Bu durumda olanlar yakınmaları nedeniyle önemli işgücü kaybına neden olabilirler. Daha ciddi yakınmaları olan hastalar, özellikle astımı bulunan veya anafilaksi yaşamış olanlar, işi bırakmak ve yeni bir iş aramak zorunda kalabilirler.
Tanı yöntemleri
Lateks alerjisi tanısı, yüksek riskli hastalarda bu durumun olabileceğinden şüphelenilerek veya lateks içeren ürünlerle temas sonrası alerjiyi düşündüren bulguların gelişmesini takiben uygun testlerin uygulanmasıyla konulabilir. Her hastayı lateks alerjisi için test etmek mümkün olmasa da, yüksek riskli hastalarda bu taramayı yapmak akılcı gözükmektedir.Tanıdaki ilk basamak iyi bir öykü alınması ve muayene bulgularının kaydedilmesi olmalıdır. Alerji deri testleri, lateks alerjisi tanısında en önemli testler (altın standart) olarak kabul edilmektedir.Bu yöntem, kanda yapılan tanı testlerine göre daha duyarlı, daha hızlı ve pratiktir. Günümüzde lateks alerjisi tanısında ticari test ürünleri kullanılmaktadır.Bu ürünlerle yapılan testlerin duyalılığı %96’lara, özgüllüğü ise %100’lere yaklaşmaktadır. Lateksle sık karşılaşan sağlık çalışanlarında %7-10 ve spina bifidalı çocukların %15-67’sinde cilt testleri pozitif bulunur. Cilt testi pozitif olanların 1/3’ünde henüz lateks alerjisi bulgusu yoktur.Gıda duyarlılığı olan hastalarda lateksle çapraz reaksiyon veren gıdalarla da test yapılması gerekir.
Kanda yapılan testlerin duyarlılığı ve özgüllüğü cilt testlerine göre daha düşüktür. Bu nedenle in vitro testler cilt testlerinin uygulanamadığı durumlarda kullanılmalıdır. Bu testler, lateks alerjisini doğrulamada yararlı olmakla beraber, hiçbirinin tanısal güvenilirliği tam değildir
Lateks alerjisi teşhisi, hem klinik bulguların bulunmasıyla hem de gerek deri testleriyle gerekse kan testleri yardımıyla saptanan latekse karşı gelişmiş antikorların (IgE) gösterilmesiyle konur. Bunların tek tek bulunması tanı için yeterli değildir. Klinik olmadan latekse özgü IgE’lerin bulunması, çapraz reaksiyon veren antikorlara bağlı olabilir. Yine anafilaksi geçiren ancak cilt veya kan testlerinde lateks duyarlılığı saptanmayan hastalarda, olaya diğer çevresel alerjenlerin sebep olabileceği akılda tutularak, tanı diğer bütün olasılıkların dışlanmasıyla konabilir.
Lateks içeren ürünlere bağlı olduğu düşünülen dermatit tablosunun tanısında lateks içinde bulunan kimyasallarla yapılan yama (patch) testi oldukça yardımcıdır. Bu test 48-72. saatlerde değerlendirilir. Kızarıklık ve kabarıklıkla karakterize pozitif reaksiyon alerjik kontak dermatit lehine değerlendirilirken; dermatit varlığında negatif yama testi sonuçları, irritan kontak dermatit olasılığını güçlendirir.
Tıbbi tedavi yaklaşımları
Günümüzde lateks alerjisi için kür imkanı (yani hastalığın tamamen geçmesi) bulunmamaktadır. Lateks alerjisinin tedavisinde ilk basamak, bu ürünlerden kaçınma olmalıdır. Bu nedenle lateks alerjisi olanların, kullandıkları malzemelerin lateks içerip içermediğini bilmesi önem taşır. Ancak lateks içeren ürünlerin çokluğu ve yaygın kullanımı nedeniyle, özellikle sağlık çalışanlarının lateks içeren ürünlerden tamamen uzak kalması, neredeyse imkansız gözükmektedir. Bu sebeple lateks alerjisi olanların, bu durumlarını gösterir kartlar taşımaları ve adrenalin (=epinefrin; EpiPEN vb.) içeren otoenjektör kitlerinden bulundurmaları önerilmektedir.
Lateksten arındırılmış ortam oluşturulması duyarlılığın azaltılmasını sağlar. Korunmada lateks içeren tüm materyalin kaldırılması, eldivenlerin vinil vb. ile değiştirilmesi aynı zamanda lateksle çapraz reaksiyon veren gıdaların diyetten çıkartılması bu açıdan yardımcı olur. Lateksle temas kesildiğinde duyarlılık ve semptomlar hızla geriler. Ellerde dermatiti olduğu halde lateks eldiven giymeye devam edenlerdeyse lateks alerjisi gelişme riski artar. Lateksle çapraz reaksiyon veren gıdalarla alerji öyküsü bulunan veya bunlara duyarlılığı tespit edilen olgular, bu ürünlerin diyetten çıkartılması konusunda uyarılmalıdır.
Lateks içermeyen eldiven, kondom tercih edilebilir; ancak ne yazık ki virüs partçacıklarını geçirmesi açısından polivinil eldivenler (%22) ve polietilen eldivenler (%40) lateks kadar başarılı olamamaktadır (<%1).7 Lateks alerjisinden sorumlu proteinler eldivende bulunan pudraya tutunur; pudralı eldiven kullanıldığında deriye daha çok lateks proteini ulaşır. Yine pudralı eldivenler çıkarılırken havaya uçuşan pudra parçacıkları solunarak duyarlanmaya veya duyarlı kişilerde bulgulara neden olabilir. Pudrasız eldiven kullanımı, daha az alerjen açığa çıkarması nedeniyle bir alternatif olabilir. Piyasada bulunan güncel lateks ürünlerin ortalama protein düzeyleri son 10 yıl içinde giderek azalmakta; bu da lateks alerjisi sıklığında düşmeye yardımcı olmaktadır. En ideal eldiven, pudrasız ve protein içeriği düşük olan eldivendir. Lateks eldiven giyerken yağ-bazlı el kremi veya losyon kullanılması, alerjenlerin daha fazla emilmesine yol açabilmesi nedeniyle önerilmemektedir. Eldivenler çıkartıldıktan sonra eller hafif bir sabunla yıkanmalı ve ıslak bırakılmamalıdır. Hipoalerjenik lateks eldiven olarak adlandırılan eldivenler lateks alerji riskini değil; daha az kimyasal içerdiği için alerjik kontak dermatit riskini azaltır.
Son yıllarda yapılan ameliyathane çalışmaları göstermiştir ki basit önleyici tedbirler ameliyat esnasında hastalarda oluşabilecek reaksiyonlarda dramatik azalmaya yol açmaktadır.7 Lateks alerjisi olduğu bilinen bir hastanın ameliyat olması gerektiğinde, lateks içermeyen bir ortamda ameliyat edilmesi sağlanmalıdır. Lateks içermeyen ortam, içerisinde daha önce hiç lateks eldiven giyilmemiş ve hiçbir lateks içeren malzemenin hastayla doğrudan temasta olmadığı ortam olarak tanımlanmaktadır. Ülkemiz koşullarında her hastanede böyle bir ortam sağlamak her zaman mümkün olamamaktadır. Bu durumda hastaların, hafta sonu kullanılmamış olmak kaydıyla, haftanın ilk iş günü ve ilk olgu olarak operasyona alınmaları sağlanmalıdır. Operasyon öncesi kortizon ve alerji ilaçları ile yapılan koruyucu ilaç kürünün, reaksiyonun sıklığını azaltmada etkili olduğu gösterilememiştir.
Lateksle çapraz reaksiyon veren gıdalar açısından hastaların uyarılması önemlidir. Bu gıdalarla reaksiyon öyküsü bulunan veya alerji testlerinde bu gıdalara karşı duyarlılığı saptanan hastalar, bu ürünlerin diyetten çıkarılması konusunda uyarılmalıdır. Yine bu gıdalarla anafilaksi öyküsü bulunan olgulara adrenalin (epinefrin=EpiPEN vb.) otoenjektörü reçete edilmeli ve nasıl kullanılması gerektiği anlatılmalıdır.
Lateks alerjisinden korunma konusunda hastalığa yol açan antijenlerden arındırılmış lateks üretimi, immunoterapi (aşı) ve doğal kauçuğun alternatif kaynaklarının kullanılmasıyla ilgili çalışmalar sürmektedir.Son yıllarda lateks alerjisi bulunan ancak bu ürünlerden kaçınmanın çok da kolay olmadığı olgularda lateks immünoterapisi (aşı) denenmektedir. Günümüzde bu tedavi yönteminin henüz güvenliği ve etkinliğiyle ilgili sorunlar aşılmaya çalışılmaktadır
Kaynaklar
Ownby DR. A history of latex allergy. J Allergy Clin Immunol 2002;110:S27-32.
Stern G. Überempfindlichkeit gegen Kautschuk als ursache von urticaria und Quinckeschem ödem. Klin Wochenschr 1927;6:1096-7.
Nutter AF. Contact urticaria to rubber. Br J Dermatol 1979;101:597-8.
Turjanmaa K, Reunala T, Tuimala R, Karkkainen T. Severe IgE mediated allergy to surgical gloves [Abstract]. Allergy 1984;39:S2.
Ryan K, Bourke J. Latex allergy-implications for Irish patients and health care workers. Ir Med J 1999 Nov-Dec;92(7):433-4.
Sulbramaniam A. The chemistry of natural rubber latex. Immunol Allergy Clin North Am 1995;15:1-20.
Yunginger JW. Natural Rubber Laatex Allergy. In: Adkinson NJ, Yunginger JW, Buse WW, et al. editors. Middleton’s Allergy Principles and Practice. 6th edition. Philadelphia: Mosby; 2003. p 1487-1495.
Taylor JS, Erkek E. Latex allergy: diagnosis and management. Dermatologic Therapy. 2004;17: 289–301.
Petsonk EL. Couriers of asthma: antigenic proteins in natural rubber latex. Occup Med 2000 Apr-Jun; 15(2):421-30.
Yeang HY. Natural rubber latex antigens: new developments. Curr Opin Allergy Clin Immunol 2004;4:99-104.
Gritter M. Latex allergy. Lippincotts Prim Care Pract 1997 May-Jun;1(2):142-51.
Taylor JS, Wattanakrai P, Charous BL, Ownby DR. Year book focus: latex allergy. In: Thiers BH, Lang PG, eds. 2000 year book of dermatology and dermatologic surgery. St. Louis: Mosby Inc., 1999: 325–368. 23.
Barton EC. Latex allergy: recognition and management of a modern problem. Nurse Pract 1993;18:54-8.
Sener O, Taskapan O, Ozangüç N. Latex allergy among operating room personnel in Turkey. J Investig Allegol Clin Immunol 2000;10:30-5.
Ozkan O, Gokdogan F. The prevalence of latex allergy among health care workers in Bolu (Turkey). Dermatol Nurs. 2003;15:543-7.
Schmid K, Christoph Broding H, Niklas D, Drexler H. Latex sensitization in dental students using powder-free gloves low in latex protein: a cross-sectional study. Contact Dermatitis 2002;47: 103–108.
Rolland JM, Drew AC, O’Hehir EH. Advences in development of hypoallergenic latex immunotherapy. Curr Opin Allergy Clin Immunol 2005;5:544-551.
Randolph C, Fraser B. Latex hypersensitivity in a horse farmer. Allergy Asthma Proc 1996 Mar-Apr; 17(2):89-91
Gülbahar O, Demir E, Mete N, et al. Latex allergy and associated risk factors in a group of Turkish pateints with spina bifida. Turk J Pediatr 2004;46:226-31.
Chaiear N, Sadhra S, Jones M, et al. Sensitisation to natural rubber latex: an epidemiological study of workers exposed during tapping and glove manufacture in Thailand. Occup Environ Med 2001;58:386-91.
Pişkin G, Akyol A, Uzar H, et al. comparative evaluation of type I latex hypersensitivity in patients with chronic urticaria, rubber factory workers and healthy control subjects. Contact Derm 2003;48:266-71.
Tarlo SM, Wong L, Roos J, Booth N. Occupational asthma caused by latex in a surgical glove manufacturing plant. J Allergy Clin Immunol 1990; 85: 626–631.
Charous BL, Tarlo SM, Charous MA, Kelly K. Natural rubber allergy in the occupational setting. Methods 2002;27:15-21.
Sussman GL, Beezhold DH. Allergy to latex rubber. Ann Intern Med 1995;122:43-6.
Oei HD, Tjiook SB, Chang KC. Anaphylaxis due to latex allergy. Allergy Proc 1992;13:121-2.
Kurup VP, Fink JN. The spectrum of immunological sensitization in latex allergy. Allergy 2001;56: 2–12.
Freeman GL. Cooccurrence of latex and fruit allergies. Allergy Asthma Proc 1997;18(2):85-8.
Ylitalo L, Makinen-Kiljunen S, Turjanmaa K, Palosuo T, Reunala T. Cow’s milk casein, a hidden allergen in natural rubber latex gloves. J Allergy Clin Immunol 1999;104: 177–180.
Kalpaklıoğlu AF, Gürbüz L, Mısırlıgil Z. Determination of the prevalence of latex sensitivity by in vivo and in vitro methods among hospital employees and allergic pateints. Tr J Medical Science 1998;28:443-9.
Taylor JS. Latex allergy. Review of 44 cases including outcome and frequent association with allergic hand eczema. Arch Dermatol 1996;132: 265–271.
Porri F, Pradal M, Rud C. Is systematic preoperative screening for muscle relexant and latex allergy advisable? Allergy 1995 Apr;50(4):374-7.
Pereira C, Rico P, Lourenco M, Lombardero M, Pinto-Mendes J, Chieira C. Specific immunotherapy for occupational latex allergy. Allergy 1999;54:291-3.
Hamilton RG, Biagini RE, Krieg EF. Diagnostic performance of Food and Drug Administration-cleared serologic assays for natural rubber latex-specific IgE antibody: the Multi-Center Latex Skin Testing Study Task Force. J Allergy Clin Immunol 1999;103:925-30.
Niggemann B, Breitender H. latex allergy in children. Int Arch Allergy Immunol Feb;121(2)98-107.
Ferreira MB, Carlos Ag. Latex: a complex allergy. Allergy Immunol(Paris) 1999 Jan; 31(1):18-21.
Birmingham PK, Suresh S. Latex allergy in children: diagnosis and management. Indian J Pediatr 1999 Sept-Oct;66(5):717-24.
Turjanmaa K, Alenius H, Mäkiner-Kiljunen S et al. Natural rubber latex allergy. Allergy 1996; 51:593-602.
Kenneth T Kim, Ghassan S. Safadi, Khalid M Sheikh. Diagnostic evaluation of type I latex allergy. Ann Allergy Asthma Immunol 1998;80:66-70.
Sağlıklı günler dileğiyle…
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ