Soru ve Cevaplarla Alerjik Hastalıklar ve Cinsel Yaşam Arasındaki İlişki
Soru-1: Pek çok hastalığın sonucu ya da belirtisi olarak da görülebilen cinsel fonksiyon bozukluklarının alerjik hastalıklarla ilişkisi nedir? Alerjik hastalıklar da cinsel fonksiyon bozukluğu yapabilir mi? Hangi alerjik hastalıklar cinsel fonksiyon bozukluklarıyla ilişkilendiriliyor?
Cevap-1: Gerçekten cinsel fonksiyon bozuklukları ya da cinsel fonksiyon kayıpları bir çok hastalığın bulgusu ya da sonucu olarak karşımıza çıkabiliyor. Şeker hastalığı, böbrek yetmezlikleri, karaciğer hastalıkları ve benzeri kronik süreçli hastalıklarda görmeye alıştığımız cinsel fonksiyon kayıpları aslında birçok başka hastalıkta da ortaya çıkabiliyor. Toplumda tabiri caiz ise pek de dikkate alınmayan alerjik hastalıklar da bu tür fonksiyon kayıplarına yol açabilen hastalıklardır. Hastalarımız, toplumumuzun kültürel alt yapısı ve bilinç düzeyi yükseldikçe aslında alerjik hastalıkların ve onların yarattığı ikincil sorunların da farkına varmaktadırlar. Alerjik hastalıklar gerek ortaya çıkardıkları bulgular, gerekse kişi üzerinde yarattığı toplumdan soyutlanma, depressif mizac, çekinme duygulanımları ve yine bu hastalığın tedavisi için kullanılan birçok ilaç nedeniyle cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açabilirler. Aslında alerjik hastalıkların kişiler üzerinde yarattığı birçok bulgu mevcut. Örneğin; alerjik rinit ya da saman nezlesi dediğimiz durum, ard arda hapşurma, burun tıkanıklığı, burunda su gibi akıntı ve burun kaşıontısı gibi bulgular vermektedir. Ortaya çıkan bu klinik tablo kişilerin yaşam kalitelerini son derece kötü etkilemektedir. Kişinin haytan alacağı toplam zevk ve kaliteyi düşürmektedir. Tabiri caiz ise bu hastalık aslında “öldürmeyen ancak süründüren” bir hastalık olarak karşımızda durmaktadır. Doğru bir şekilde tedavi edilmezse hastalık ilerleyip alt solunum yollarının da olaya katılması yani astım bulgularının ortaya çıkması işten bile değildir. Eğer tabloya alt solunum yolları bulguları da eklenirse tahmin edebileceğiniz üzere kişilerin çok daha ciddi yaşamsal sıkıntıları ortaya çıkmaktadır. Bu durumda kişilerin ciddi vücut fonksiyon kayıpları, iş gücü kaybı, okul başarısında azalma, yaşam kalitelerinde bozulma ve de cinsel fonksiyon kayıpları görülebiliyor. Bunun dışında deriyi ilgilendiren alerjik hastalıkların da bir çok bulgu yanında cinsel fonksiyon kayıpları oluşturduğunu biliyoruz.
Soru-2: Bu ilişki ne zamandır biliniyor veya ne zaman bu konu araştırılmaya başlandı?
Cevap-2: Alerjik hastalıklarda kişiyi fonksiyonel olarak en çok zorlayan durum alerjik astımdır. Alerjik astımın cinsel fonksiyon kaybına neden olabileceğine dair daha eski çalışma ve saptamalar mevcuttur. Astım gibi kronik akciğer hastalıklara ait bu ikincil fonksiyon kayıpları ile ilgili yapılan çalışmalar yanında bu kişilerin cinsel eşleri üzerinde de yapılan çalışmalar vardır. Bu çalışmalar sonucunda hem kişi de hem de cinsel eşlerinde bu hastalıkların cinsel işlevler üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğu gözlemlenmiştir. Bunun dışında deriyi ilgilendiren alerjik hastalıklarla ilgili durumların da cinsel fonksiyon kayıplarına yol açtığına dair yayınlar mevcuttur. Bu tür hastalıklarla ilgili ikincil kayıplar, yaşam kalitesi bozulmaları gibi durumları konu alan araştırmalar son 10 yıldır son derece popüler olmuştur. Alerjik rinit (saman nezlesi) ve cinsel fonksiyon kayıplarını değerlendiren dünyadaki ilk çalışma olan ben ve ekibim tarafından yapılan çalışma 2003 yılında dizayn edilmiş bir çalışma olup, o döneme kadar alerjik rinit yani saman nezlesinin cinsel fonksiyon kaybı üzerindeki etkisini araştıran başkaca bir çalışma yoktu. Biz çalışmamızı 2005 yılında bitirip yayınladık. Bu çalışma Amerikan Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneğinin resmi yayın organı olan tıbbi dergide yayınlandı. Yayınlandığı dönemde bir de editöryal yazı aldı. Aslında son derece ilgi çeken bir konu oldu ve Ulusal ve uluslar arası basında oldukça ciddi ele alındı ve işlendi. Tüm alerjik hastalıklardaki yaşam kalitesi bozulmalarının yanı sıra cinsel fonksiyon kayıplarının gösterilmesine dair araştırmalar da o dönemden sonra ilgi odağı oldu.
Soru-3: Kimler risk altında? Alerjik kökenli hastaların cinsel fonksiyon bozukluğu yaşama oranı nedir? Bu kişilerde risk ne kadar artıyor?
Cevap-3: Aslında doğru tedavi edilmeyen tüm alerjik hastalar (Saman nezlesi, alerjik astım, deri alerjileri, gıda alerjileri vb.) risk altında. Maalesef yalnızca hastalar değil; daha önce bahsettiğim gibi bu hastaların cinsel eşleri de risk altında. Cinsel fonksiyon kayıplarının bu tür hastalığı olmayan kişilere göre en az 2-3 kat fazla olduğu bir gerçektir. Eğer kişileri doğru tedavi ederseniz yani kişileri birincil hastalığı olan alerjik hastalık bulgularından sıyırırsanız cinsel fonksiyon kayıplarının da düzeldiğini gözlemleyebilirsiniz.
Soru-4: Alerjik rinitin kadın ve erkekte yol açtığı cinsel sorunlar nelerdir?
Cevap-4: Erkekte yarattığı birincil sorun sertleşme sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum hastalığın ortaya çıkardığı birincil bir bulgu değil. Hastalığın kişi üzerinde yarattığı, depressif durum, endişe, korku, çekinme vb. durumlarla daha ilişkili gibi görünmektedir. Aynı ikincil nedenler muhtemelen kadın hastalarımız için de geçerli. Ancak kadınlarda etkilenme çok daha karmaşık. Cinsel haz alma, dürtülenme, cinsel istek ve hatta cinsel birleşme esnasında kayganlaşmanın azaldığı, ağrı hissinin oluştuğu bildirilmektedir. Dolayısıyla kişilerde hastalık bulgularının yarattığı psikolojik kör dair doğru tedavi ile kırılmazsa hastalarımız bu tür cinsel fonksiyon kayıpları ile karşılaşmaktadır.
Soru-5: Alerjik hastalıkların düzenli tedavisiyle olası cinsel problemlerin önüne geçmek mümkün mü? Yoksa alerjik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların cinsel problemler üzerinde olumsuz bir rolü var mı?
Cevap-5: Alerjik hastalığın doğru tedavisi ile cinsel fonksiyon kayıplarının önüne geçmek ya da bunları düzeltmek mümkündür. Bunun dışında yine birçok eski jenereasyon (eski model) alerji ilacının ya da düzgün kullanılmayan diğer alerji ilaçlarının da cinsel fonksiyon kayıplarına yol açtığı kesindir.
Soru-6: Bu konuda dünyada ve ülkemizde yapılan çalışmalar ve araştırmalar nelerir?
Cevap-6: Alerjik rinit ya da saman nezlesi ile ilgili dünyada yapılan ilk çalışma bizimkisidir. Daha önce de belirttiğim gibi kişilerde çok daha ciddi vücut fonksiyon kaybı yaratan ve nispeten daha ağır klinik tablolara yol açabilen akciğerin alerjik hastalıkları ile ilgili daha eskice araştırmalar vardır. Bunun dışında deri alerjileri ve diğer alerjik durumlarla ilgili çalışmalar da bizim çalışmamızla eşdeş zamanlarda yapılmış ve yayınlanmaya başlanmıştır. Bu yayınların hemen ardından gerek alerjik hastalıklar gerekse bu hastalıklar gibi daha gözden kaçan diğer hastalıklarla ilgi cinsel fonksiyon kayıpları ile ilgili birçok araştırma dizayn edilmiş. Bu konularla ilgili dikkat çekici derlemeler yazılmaya başlanmıştır.
Burada son olarak söylenmesi gereken şudur; hastalarımızı asla yalnız başına klinik bulguları ile değerlendirmemeli bu bulguların ya da hastalığın yaratabileceği duygusal problemlerin ortaya çıkarabileceği hastalarımızdaki ikincil durumlar konusunda da onların sıkıntılarını anlamaya çalışmalı ve bu durumları da takip etmeliyiz. Kişinin yaşam kalitesini en üst düzeye çıkarmak yalnızca hastalık bulgularını hedef almak değil; kişiyi tüm değerleri ile sağlığına kavuşturmakla mümkündür. Dolayısıyla hastalarımızın da hastalıklarının en doğru tedavisi için en doğru uzmana başvurması; konu ile ilgili yeterli eğitimi ve sertifikası olan hekimlere başvurması büyük önem arz etmektedir…
Sağlıklı günler dileğiyle…
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ