Bağışıklık Sistemi ve BETA-GLUKAN
Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz bağışıklık sisteminin destekçisi olarak nitelendirilen Beta-Glukan molekülü mevsimsel değişiklikle birlikte artan salgın hastalıklar döneminde yine popüler oldu. Günümüze kadar 8000 makale ve araştırmaya konu olan Beta-Glukan sık enfeksiyon geçiren, uzun süre antibiyotik alma ihtiyacı olan çocuk veya erişkinlerde immün sisteminin aktive edilmesi, güçlendirilmesi için kullanıldığında antibiyotik ihtiyacında ve enfeksiyon sıklığında ciddi azalma meydana getirmektedir.
Çocukların okul, yetişkinlerin yoğun iş stresi kısır döngüsüne girdiği mevsimsel geçiş dönemlerinde bağışıklık sistemini güçlendirmenin formülleri aranmaya başlanır. Bu sırada sık enfeksiyon geçiren, sık antibiyotik kullanmak zorunda kalan, rutin kullanım dozlarında çok yeterli yanıt alınamayan vakalarda Beta-Glukan’ın iyi bir destek olabilmektedir. Çocuklar toplum içine girdikleri ilk yıl; anaokulu, kreş, ilkokul birinci sınıf olabilir sık enfeksiyon geçirme riski ile karşı karşıya kalır. Kaldı ki 60 aylık çocukların immün sistemlerinin dışarıdan toplumsal kaynaklı enfeksiyon faktörlerine çok hazırlıklı olduğu söylenemez. İmmün sistemleri birçok virüsü, toplumsal kaynaklı bakteriyi tanımadığı için çocuklar karşıdan gelen bu tür enfeksiyon faktörlerine karşı abandone olup, sıkıntıya girebilir. Sık enfeksiyon geçirmek, sık antibiyotik almak, sık kulak iltihabı yaşamak, sık üst solunum yolu enfeksiyonu olmak sonrasında zatüre-pnömöni gibi tablodan tabloya geçen vakalar olabilir. Bu tablolar ilk okul yılı içinde olur. Sonraki yıllarda enfeksiyon sıklıkları –gerçek bir mmün yetmezliği olmayan çocuklarda- ciddi oranda azalır. Çünkü çocuk toplum kaynaklı enfeksiyonları tanır hale gelir.
Beta Glukan Molekülü Nedir?
Beta-Glukan’ın immün sistemini güçlendirdiğini, desteklediğini gösteren hem deney ortamında hem de insan vücudunda gözlemsel olarak yapılmış çalışmalar bulunmaktadır. İyi kanıt düzeylerine sahip çift kör plasebo kontrollü birçok çalışmada etkin sonuçlar elde edilmiştir. Şu anda piyasada FDA’ den onay almış Beta-Glukan genel olarak güvenli bir molekül olarak tanımlanmıştır. Aynı zamanda Beta-Glukan’ ın klinik olarak etkili olduğuna dair de güncel 7500-8000 çalışmada insan vücuduna bir toksik etkisi olmadığı görülmüştür. Kanser hastalarında kemoterapiye yardımcı olarak kullanıldığını ve iyi sonuçlar alındığını gösteren, radyoterapinin yarattığı sıkıntılar, yıkıcı, kırıcı, dökücü etkileri çok daha hızlı topladığına dair de çok sayıda makaleler bulunmaktadır. Benim bu konuyla ilgili yaptığım preklinik çalışmada alerjik hastalarda çok faydalı olduğunu gördük. Preklinik çalışmada iki grup oluşturuldu. Bir gruba Beta-Glukan bir gruba plasebo verdik ki bu çalışmada çift kör plasebo kontrollüydü; yani “tıbben bir molekül etkili midir-değil midir?” diye net sonuçlar alacağınız metodoloji ile yapılmış bir çalışmaydı. Beta-Glukan verdiğimiz alerjik rinit vakalarında, burun içerisindeki alerji tarzındaki proteinleri (sitokinleri) üreten Th2 hücresi dediğimiz hücreleri anti-alerjik mekanizmaları çalıştıran sitokinleri üreten ve Th2 hücreleri baskılayan Th1 hücre fonksiyonlarına doğru döndürdüğünü tespit ettik. Bahsi geçen Th1 hücresi immünolojik sistemde iyi bir anti-viral yanıt; iyi bir anti-kanser yanıt ile viral enfeksiyonlar veya kanserle savaşımızda temel hücrelerden birisidir. Aynı zamanda hücre içinde yaşayan bakterilere iyi bir örnek olan tüberküloza karşı da iyi ve güçlü bir Th1 cevabı gerekmektedir. Benim çalışmalarımdan elde edilen sonuç şu ki: Th2 aktif olan alerji hastalarının hücreleri Beta-Glukan’ la Th1’ e doğru kaydı ya da Th1 fonksiyonlarını daha iyi gösterebildi. Bu da klinikte bizim alerji vakalarında Beta-Glukan ile sağlanan iyilik ve viral enfeksiyona yakalanma sıklığındaki azalmayı açıklamaktadır
Çocuklarda Beta-Glukan Ne Zaman ve Nasıl Kullanılır?
FDA’den güvenilir onayı alan Beta-Glukan kullanımında bir sakınca yoktur. Kış aylarıyla birlikte sıkıntılı enfeksiyon dönemlerine yaklaşırken bağışıklık sistemini desteklemek üzere Beta-Glukan kullanılabilir. Burada dikkat edilecek nokta: sık hastalanan, sık enfeksiyon olan kişilerde bunun gerçek sebebinin araştırılmasıdır. Öncelikle immün yetmezliği olup olmadığı sorgulanmalıdır. Gerçek immün yetmezliği ya da bir antikor eksikliği varsa tedavisi bellidir. Antikoru yerine koymak zorundasınız veya kemik iliği transplantasyonu yapmak zorundasınız. Ancak ortada kalan bir grup var. Gerçekten immün yetmezliği olduğu biyokimyasal ve immünolojik kriter ile laboratuvar şartlarında kanıtlanamıyor. İmmün yetmezliği yok ama çocuk tam olarak sağlıklı değil. Herkes yılda bir-iki kere enfeksiyon geçirebilir. Bunda bir sıkıntı yok ama yılda altı- sekiz- on kere orta kulak iltihabı gibi enfeksiyon geçiriliyorsa burada problem araştırılmalıdır. Sık pnömoni-zatüre sebebiyle hastanede yatan, uzun süre antibiyotik alma ihtiyacı olan çocuklar var. Bu çocukların esasında immün sisteminin birazcık aktive edilmesi, birazcık güçlendirilmesi gerekiyor. Bu vakalarda Beta-Glukan molekülü kullandıktan sonra ilaç sarfiyatında ciddi bir azalma, ilaç kullanım ihtiyacında gerçekten belli bir düşme ve enfeksiyon sıklıklarında gözle görülür azalma olduğu saptanmıştır. Bunun dışında çocuğun yaşam kalitesi ile birlikte ailenin de yaşam kalitesi de yükselir. Ders başarısı artar.
Bilimsel Deneylerde Beta-Glukan Nasıl Sonuçlar Verdi?
Beta Glukan’ın immünolojik olarak etkileri kanıtlanmıştır. Virüs, bakteri ya da mantar vücudunuza girdiğinde bunu ilk karşılayan doğal bağışıklık sistemidir. Doğal immün cevapta nonspesifik yani özgül olmayan en çalışkan eleman makrofajdır. Gider yabancıyı tanır, içine alır ve içinde enzimatik fonksiyonlarla yok etmeye çalışır. Normal bir savunma mekanizmasının başlangıcı bu şekilde çalışır. Makrofajın bunu yapabilmesi için gerçekten aktif, yürüyebilir, yalancı ayakçıklar çıkarabilir, yabancı virüs ya da bakteri yani yabancı materyali içine alıp içinde enzimatik aktivite başlatabilmesi gerekir. Beta-Glukan’ın tüm bu aktiviteleri makrofaj üzerinde laboratuvar şartlarında etkilediği daha düzgün çalıştırdığı, daha iyi aktivasyona geçirdiği gösterilmiştir.
Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek Mümkün mü?
Dengeli ve düzenli beslenmek, dinlenmek, uykuya dikkat etmek, vakit buldukça spor yapmak, stresten uzak durmak bağışıklık sisteminin ayakta durmasını sağlar. Ancak; bunun dışında “dışarıdan bir takım etkenlerle immün sistemini güçlendirmek mümkün mü? İmmün sistem dışarıdan alınacak takviye ile güçlenir mi?” Bilim yıllardır bu konuyla uğraşıyor. Bugüne kadar çok sayıda tıbbi katkı maddesi, ilaç olabilecek türden maddelerden bahsedildi. Hala da çalışmalar devam ediyor. Buradaki temel sorular şunlardır: “Dışarıdan gelen enfeksiyon ajanlarına karşı immün sistem nasıl daha dik ve sağlıklı olabilir, kişilerin enfeksiyonlardan nasıl daha az etkilenmesi sağlanır?. Hastalığın tedavisinde kullanılacak antibiyotik, antiviral-ya da başka problemler gelişirse kanser gibi- kemoterapötik ilaçların alınması azaltılabilir mi?” Biliyoruz ki tüm ilaçlar normal şartlarda toksik etkili kimyasal maddelerdir. Tıpta ilaçlar fayda/zarar oranına göre kullanılırlar. Açıklamak gerekirse; antibiyotik ve antivirallerin belli bir kullanım süresi ve dozajı vardır. İnsanlarda etkili olduğu kanıtlanmış yan etkisi minimalize edilmiş- tolere edilebilecek-dozlarda bu ilaçlar kullanılır. Ancak bazı vakalar var ki; bağışıklık sistemi biraz zorlandığında, sıkıntıya düştüğünde (ya da gerçekten bağışıklık yetmezliği olanlar) rutin tedavi dozlarına ve tedavi sürelerinde normalde uyulması gereken süre ve miktarda alınan ilaca yeterli yanıt veremez. Ya da yanıt aldıktan birkaç gün sonra hasta aynı klinik tabloyla tekrar karşınıza gelebilir. “Bu tür vakalarda özellikle immün sistem desteklenmeli midir? Desteklenirse daha iyi sonuç alınabilinir mi?” şeklinde çok sayıda çalışma-araştırma yapılmış. Sonuçta bazı etkili moleküller saptanmış; bu moleküllerin hastada daha az antibiyotik kullanımına, hastane yatış süresinin kısalması ya da hastaneye hiç gerek kalmamasına, cost-effect yani parasal etkisinin daha az maliyetle tedaviye katkı sağladığı görülmüştür. Ayrıca hastanın klinik tablosunda normal doz ve zamanda iyileştiği tespit edilmiştir.
Kullanılan Miktara Dikkat Edilmesi Gerekiyor
En az 100 mg-200 mg gibi rutine göre biraz yüksek dozlar kullanılmalıdır. Literatüre baktığımızda aşağı yukarı 600 mg’lık dozların Beta-Glukan açısından çok daha etkili olduğunu gösteren yayınlar var. Konuyu değerlendiren çalışmalara baktığınızda 100 mg’lık dozların etkili olacağından bahsediliyor. Herhangi bir alanda klinik ihtiyacına göre kullanabilirsiniz ama 100 mg altında ki dozlar etkili mi? Birkaç tane çalışma var bununla ilgili;ancak, yeterince etkili olmadığını görüyoruz. Ben kendi adıma gerek çocuk gerekse erişkinde en az 100 mg kullanıyorum. Akut enfeksiyon veya ani başlayan enfeksiyon tablosu varsa makrofaj denilen hücreler, nötrofil denilen hücreler, bağışıklık sistemi hücreleri çok daha hızlı ve etkin hareket etmeleri gerektiği için klinik ihtiyaca göre iyi sonuç almak için daha yüksek dozlara çıkıyorum.
Bağışıklık Sistemini Devamlı Uyarmak Doğru mu, Tehlike Yaratır mı?
Enfeksiyon açısından riskli sezonlar vardır. Mevsim değişikliği ve kış boyu fizyolojik üst solunum yolunda bakteri kolonizasyona hazır ortam olması, dönemsel üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarında artışa sebep olur. Ben klinik kullanımımda yaz aylarının sonlarından, kış ayları süresince ilkbahara gelinceye kadar Beta-Glukan başlatıyorum. Bu, enfeksiyonlardan korunmak açısından düşündüğümüzde normal, rutinde de kullanılması gereken mantıklı süreç. Ama onun dışında bazı kanser vakalarında da destek tedavisi olarak da kullanılıyor. Burada nonspesifik bağışıklık sistemi hücrelerinizin devamlı aktif ve güçlü olması gerekiyor. Yani hastalık süresince belki hastalığı yeninceye kadar, yok edinceye kadar ya da yaşam sürdükçe bu hücrelerin, antikanser hücrelerin ya da immün aktif hücrelerin mutlaka aktive tutulması gerekiyor. Bu mantıkla baktığınız zaman, devamlı kullanmak gerekiyor. Bağışıklık sistemini bu kadar aktive edersek bir tehlikesi var mı? Makrofajı, nötrofilleri ve diğer immün aktif hücreleri aktive ederseniz, kendi kendinize saldırıya sebep olabilirsiniz. Bununla ilgili laboratuvar şartlarında ve insan üzerinde yapılan çalışmalarda Beta-Glukan’ın oto-immüniteyi davet etmediği saptanmıştır. Beta-Glukan; immün sistemini aktif tutmak, profilaktik dediğimiz-öncü olarak hastalık gelmeden korunma amacıyla kullanabilecek moleküllerden bir tanesidir. Hastayken de hasta olmadan önce de koruyucu olarak kullanılabilir. Bu tamamen kişinin tercihidir..
Doğal Yolla Beta-Glukan Almak Mümkün mü?
Yulaf, ekmek gibi besinlere baktığınızda Beta-Glukan içeriğine sahip olduğunu görüyoruz. Beta-Glukan molekülünün yapısal olarak çözülebilen diğeri de çözünmez formu olmak üzere iki formda bulunur. Yulaf, ekmek gibi gıdalarda karşılaştığımız Beta-Glukan’ın çok büyük bir kısmı çözülebilir Beta-Glukan’dır. Bunun immünolojik etkileri çözünemez forma göre çok aşağıda kalır, çok etkili olmaz. Dolayısıyla bize çözünmez form lazım. Ayrıca bu molekül 1-3, 1-6 D Beta-Glukan formülasyonunda olmalıdır. Yalnız 1-3 Beta-Glukan formuna göre 1-3, 1-6 Beta-Glukan fromunun çok daha etkili bir immün sistem güçlendirici olduğu bilinmektedir. Gıda takviyesi şeklinde kullanılabilecek Beta-Glukan’nın büyük oranda çözünmezdir.
Sağlıklı günler dileğiyle…
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ