ALERJİK HASTALIKLARLA ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ

Alerji nedir?

Alerji, genetik olan yatkın kişilerde diğer insanların bağışıklık sistemlerinin normalde cevap vermediği dış kaynaklı yabancı ama genel olarak zararsız proteinlere (alerjenlere) verilen aşırı cevabın sonunda ortaya çıkan reaksiyonlardır. Bu kişilerin bağışıklık sisteminin bu proteinlere cevap verebilmesi için en az bir kez o protein veya molekül yapısı çok benzer bir başka proteinle daha önceden karşılaşması ve tanıması/hazırlık yapması gereklidir. Bu hazırlık aşamasının sonucunda immünoglobülin E (IgE) dediğimiz antikorlar üretilir ve daha sonra bu antikorlarla reaksiyona giren yabancı proteinler (alerjenler) abartılı bir bağışıklık sistemi cevabına yol açarlar. Tüm bunlar sonucunda vücudun bir çok bölgesinde bu reaksiyonel cevabın etkileri gözlenir.

Neden oluşur?

Daha önce de belirttiğim gibi genetik olarak yatkın kişilerde alerjenlere yoğun maaruziyetin kaçınılmaz sonucu alerjidir. Alerjik reaksiyonlar gösteren kişilerin çok büyük bir kısmının esasında hijyen kurallarına çok dikkat ettiklerini gözlüyoruz. Hijyenik yaşam nedeniyle, daha önceden hiç mikroplarla karşılaşmayan kişilerde bağışıklık sistemi daha çok alerjik reaksiyonlar oluşturacak şekilde bir gelişim gösterir. Biz buna “hijyen hipotezi” diyoruz. Alerjik hastalıkların sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan (yani çocuklarını fanıs gibi ortamlarda büyütmeye eğilimli !!!) toplumlarda daha sık görülmesinin sebebi de budur.

Alerji olduğumuzu nasıl anlarız?

Alerji olduğumuzu bazen çok kolay anlayabiliriz. Alerjiye ait reaksiyonlar ciltte ortaya çıkarsa hemen herkes bu durumun farkına varır ve bir doktorla görüşmeye gider. Ancak bazıalerjiler vardır ki son derece sinsi seyirlidir. Bu tipte başlayan ve devam eden alerjik hastalıklarda kişi kendisinde oluşan değişimlerin farkına varmayabilir. Bu durumun hayatın normal seyri ile alakalı olduğunu zannedebilir. Örneğin, ard arda hapşırmalar, su gibi burun akıntıları, göz yaşarması veya gözlerde kaşıntı bazen hastalarımızın hiç dikkatini çekmeyebilir. Bu anormalliği bazen etraftaki insanlar fark edip, kişiye durumun normal dışı olduğunu belirtebilirler.

Eğer, bahar aylarında gözlerde kaşınma, sulanma, kızarıklık; burunda kaşıntı, su gibi akıntı, hapşırma, bazen tıkanıklık gibi bulgular olursa kişiler kendilerinde saman nezlesi (bahar nezlesi = alerjik rinokonjunktivit) olabileceğini akıllarına getirmelidirler. Bazen bu bulgular önemsenmez; hastalık ilerlerse nefes darlığı, öksürük, hırıltılı, cızıltılı solunum gibi şikayetler oluşabilir ki bu durum maalesef alerjik astımın habercisidir. Bu durumda kişiler durumun anormalliğinin farkına daha kolay varabilir; ancak, bir geç kalınmış bile olunabilir.

Tüm bunların dışında, alerjik hastalık, kişilerde kurdeşen (ürtiker) dediğimiz cilt bulguları ile de ortaya çıkabilir. Bu durum 6 haftadan kısa süren bir klinik tablo olarak seyrederse “akut ürtiker”; 6 haftadan uzun seyrederse “kronik ürtiker” olarak adlandırılır. Akut ürtiker ataklarında genellikle altta yatan bir ilaç ya da gıda alerjisi vardır. Bunun dışında başkaca alerjik durumlar da akut ürtikere sebep olabilir. Kronik ürtikerde de alerjik rahatsızlıklar etken olabilirken, başkaca hastalıklar da bu atakları ortaya çıkarabilir. Romatizmal hastalıklar, tiroid hastalıkları, enfeksiyonlar, parazitler, bazen kanser gibi hastalıklar kronik ürtikere neden olabilir.

Bu tür bulguları olan kişilerin mutlaka zaman kaybetmeden bir “alerji ve immünoloji uzmanı” ile görüşmesi gereklidir. Alerji ve immünoloji uzmanının muayenesi ve yapacağı testler sonrasında hastalığın kesin tanısı konulur ve tedavi süreci doğru bir şekilde başlar.

Alerji çeşitleri nelerdir?

Alerji çeşitleri genel olarak; solunum yolunun alerjik hastalıkları, cildin alerjik hastalıkları, mide barsak sisteminin alerjik hastalıkları, ölümcül sonuçlar doğurabilen anafilaksi reaksiyonları ve arı alerjisi gibi böceklerle oluşan alerjik hastalıklar olarak sınıflandırılabilir.
Göz nezlesi genellikle burun alerjisi ile birlikte gider ki biz bu duruma “alerjik rinokonjunktivit” diyoruz. Bunun dışında alerjik sinüzit, üst solunum yolu alerjileri ve alerjik astım da diğer solunum yolu alerjilerini oluşturur. Bu hastalıklar genellikle birlikte görülme eğilimindedir. Yani, alerjik rinokonjunktivit (saman nezlesi) tarzında ortaya çıkan alerjik bulgular; eğer köklü bir şekilde tedavi edilmezse hastalık, sinüzit ve astım tarzında bulgulara da sahne olan bir duruma dönebilir.

Alerjinin ne gibi sonuçları vardır, insan hayatını nasıl etkiler?

Anafilaksi ve alerjik astım maalesef öldürücü olabilir; ancak diğer alerjik hastalıklar ise daha çok yaşam kalitesini dibe vurdurarak bezdirici bir hastalık olarak devam eder. Yani, tabiri caiz ise bu tür alerjik hastalıklar “öldürmez ama süründürür !!!”. Hastalığın bulgularının yarattığı olumsuzluklar yanında maalesef bu hastalığın ilaçla tedavisi esnasında ortaya çıkan yan etkiler de kişileri zora sokmaktadır. Bilindiği üzere neredeyse tüm alerji ilaçlarının (anti-histaminik tarzı) uyku hali, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon bozukluğu, iştah açma gibi yan etkileri vardır. Az ya da çok hemen her hastamızda bu tür yan etkileri görüyoruz. Yan etkilerle baş etmenin ne kadar zor olduğunu da hasta ve hekim bilmektedir.
Daha önce de dile getirdiğim gibi alerjik rinokonjunktiviti olan hastalarımızın köklü bir şekilde tedavi edilmezlerse hayatlarının ilerleyen döneminde alerjik astım oluşturma olasılıkları oldukça yüksektir. Bunun dışında bu tür hastalarda da akut ya da kronik ürtiker atakları oluşabilmektedir.

Anafilaksi dediğimiz durum alerjik hastalıkların en dramatik sonuçlarını yaratan reaksiyonlardır. İlaç ya da gıda alerjenleri yahut da böcek alerjenleri ile anafilaksi oluşabilmektedir. Doğru ve de hızlı bir şekilde tedavi ve takip edilmezse ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir.

Alerjik astım da çok ciddi bir şekilde ele alınmalıdır. Bu da diğer alerjiler gibi kişinin günlük aktivitelerini, sosyal yaşamını kısıtla ve yaşam kalitesini ağır bir şekilde düşürebilir; bunun yanında maalesef ölümcül sonuçlar da doğurabilir.

İnsan hayatını çok sıkıntıya sokan ciddi alerjiler var mı?

Az önce de belirttiğim gibi, bir ilaç ya da bir gıda alımı veyahutta arı gibi bir böcek sokması ardından çok hızlı bir şekilde ortaya çıkan, nefes darlığı, boğazda şişme ile boğulma, kalpte ciddi çarpıntı ve tansiyonun hızla düşmesi ardından bilinç kaybı ve ölümle sonuçlanabilecek anafilaksi reaksiyonları en korkutucu alerjik hastalık tipidir.
Bunun dışında alerjik astım gerçekten çok ciddi sıkıntılar yaratabilir. İş gücü kaybından çok daha öte neredeyse yaşamın tüm alanlarında kısıtlanmalar yaratabilir. Efor kapasitesinde azalma, çabuk yorulma, nefes nefese kalma, öksürük krizleri gibi bulgular hayatı zorlaştırırken; bazen açılmayan ciddi astım atakları hayatı tehdit edebilir.
Ürtiker atakları, alerjik rinokonjunktivit gibi hastalıklar da kişilerde ciddi yaşam kalitesi kısıtlanmaları oluşturabilir. Bir çok vakanın ataklar esnasında iş ve/veya okuluna devam edemediğini; sosyal yaşamının sekteye uğradığını biliyoruz.

Tüm alerji vakalarının hayatını zora sokan önemli şeylerden biri de ne yediğine, nerede yaşadığına, hangi ilaçtan kaçacağına son derece ciddi şekilde dikkat etmesi gerekliliğidir. Çünkü bu hastalarda atağı davet eden etmenden uzak durmak çok önemlidir. Burada gösterilecek azami dikkat hastalık ataklarını engelleyebilir. Ancak; düşünsenize, bu şekilde endişeli ve belki de hafif paranoid bir yaşam şekli kişiyi ne kadar çok mutsuz edebilir.

İnsanlar normalde alerjiyi basit bir hastalık gibi görüyor, alerji bu kadar basit görülmeli mi? 

Buraya kadar anlattıklarım bu sorunun cevabını veriyor sanıyorum. Alerji asla basite alınmaması gereken bir hastalıktır. Hastalığın köklü tedavisini de ancak ve ancak “alerji ve immünoloji uzmanları” yapabilir. Basite alamayacağınız bu hastalığın tedavisini de lütfen bu hastalığın profesyonelleri olan hekimlere teslim ediniz. Basit anti-alerjik ilaçlar ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi en çok reçete edilen ya da direkt eczaneden en çok alınan ilaçlar arasında bulunmaktadır. Ancak; alerjik hastalıkların tedavisi hiç de bu kadar kolay değildir. Sorunu yaratan immünolojik anormalliklerin düzeltilmesi köklü sonuca ulaşmanızı sağlamaktadır. Bunun dışında kullanacağınız anti-alerjik ilaçlar sadece bulguları baskılamaya, bir miktar gizlemeye, maskelemeye yarar; ancak, hastalığın oluşum mekanizmaları ile ilgili hiçbir basamağa etki etmezler. Bu vesile ile asla kesin çözüme yönelik tedavi
modeli değildirler.

Bilmediğimiz alerjiler var mı?

Bazı hastalıklar var gerçekten; adını tam koyamadığımız. Özellikle gıdalara bağlı bazı reaksiyonlar gördüğümüz mide barsak rahatsızlıkları alerjik hastalıklar sınıfında incelenmeye başlanmıştır. Örneğin, gluten enteropatisi (Çölyak) hastalığının gıda alerjisi ile ilişkili olabileceğini vurgulayan uzmanlar vardır. Ancak; yine de şu an için bir çok hastalığın immünolojik kökeni iyi bir şekilde aydınlanmaya başladığı için çok da fazlaca bilmediğimiz alerji olduğunu düşünmüyorum.

İlginç alerjilerden bahsedebilir misiniz?

Alerjik hastalıkların tümü ilginçtir bana göre. Ancak bazı durumlar var ki ne zaman kapınızı çalacak belli olmaz. Örneğin son dönemlerin popüler alerjenlerinden olan lastik malzemelerin ham maddesi olan lateks değişik klinik tablolar yaratabilmektedir. Bunun dışında lateks alerjisinde gördüğümüz gibi bazı polen alerjilerinde karşılaşabileceğimiz çapraz reaksiyon veren meyve sebzelerle oluşan reaksiyonlar da şaşırtıcı olabiliyor. Mesela, lateks alerjik olan bir kişinin, muz, kivi, ananas, avokado gibi tropikal meyveler yediğinde, şeftali, kereviz, kiraz, kestane gibi gıdalar tükettiğinde ağız ve dudak bölgesinde kaşınma ve şişlik bazen boğazda ödem olabiliyor. Bu durum genellikle atlanabiliyor.

Alerji her insanda görülebilir mi?

Alerjik hastalıklar genel olarak genetik yatkınlığı olan kişilerde görülse de bazen ailesinde ve geçmişinde alerjik rahatsızlık olduğu bilinmeyen bireylerde de ortaya çıkabilmektedir.

Alerjiler doğuştan mı oluyor, sonradan mı oluşuyor bunun sebepleri neler?

Alerjik hastalıklar için eski Rum alimleri “kimde ne zaman, nasıl oraya çıkacağı belli olmayan hastalıklar” derlermiş. Şu anda da durum böyledir. Alerjik rahatsızlıklar yaşamın erken çağlarında ortaya çıkabileceği gibi çok geç yaşlarda da alerjik hastalık bulgularının ortaya çıktığı olabiliyor. Ancak genellikle ilk 1-20 yıllık yaşam sürecinde hastalık bulguları kendini göstermiş oluyor.

Alerjisi olan hastanın ne yapması gerekiyor?

Alerjisi olan hastanın hiç zaman kaybetmeden mutlaka bir alerji ve immünoloji uzmanı ile görüşmesi gerekiyor. Çünkü bu hastalık daha önce de belirttiğim gibi bağışıklık sisteminin aslında cevap vermemesi gereken zararsız çevresel proteinlere aşırı cevap vermesi ile oluşmaktadır. Sonuç bu durum bazen gözde bazen burunda bazen akciğerlerde bazen ciltte bulgular verebilmektedir. Bu yüzden sadece bu bölgelerin hastalıkları ile ilgilenen hekimler durumu tam olarak çözemeyebilirler. Hastalığın temelinde çözülmesi gerektiği için bu işin profesyonelleri ile zaman kaybetmeden görüşmek gereklidir.

Alerjiler tamamen geçiyor mu, yoksa hayat boyu hep oluyor mu?

Alerjik hastalığın en azından tüm bulgularının yok edildiği ve sağlıklı bir hayatı sürmek olasıdır. Bunun dışında alerjik hastalıkların doğasına yönelik aşı tedavisi gibi uygulamalarla hastalığın kökünü kazımak mümkündür. Alerjik hastalığı tamamen çözebilmek adına ileride genetik ve immünoloji bilim dallarının ortaklaşa çalışması sonuç verecektir.

Tedavisi mümkün mü yahut nasıl bir tedavi şekli uygulanıyor?

Hastalığın bulgularının bastırılması çoğu zaman mümkündür. Ancak, ilaç tedavisi gibi uygulamaların kesildiğinde hastalığın bulgularının tekrar ortaya çıkacağı da aşikardır. Bu yüzden köklü tedavi yöntemleri (aşı=immünoterapi gibi) açısından mutlaka immünoloji ve alerji uzmanları ile görüşülmelidir.

Tedavi açısından hekim ve hasta ciddi bir ortaklığa girmelidir. Her şeyin başında hekim hastalığı ile ilgili olarak hastayı çok iyi bilgilendirmelidir. Mutlaka sakınması gerekenleri teker teker anlatmalıdır. Kullanacağı tedavi yöntemlerini ve bunların yaratabileceği yan etkileri hastaya net bir şekilde açıklamalıdır.

Tüm bunların dışında eğer hasta ve hastalık tipi ve kriterleri uygunsa aşı tedavisi yapılmalıdır. Hastalığın doğasına ve kökenine yönelik şu an için tek tedavi modeli budur. Ancak mutlak ve mutlak bir alerji ve immünoloji uzmanınca belirlenmeli ve uygunsa bu hekim tarafından tedavi devam ettirilmelidir. Aşılar içerisinde asla ilaç, kortizon vesaire yoktur. Kişinin neye alerjisi varsa o madde vardır. Giderek artan dozların ardından gerçek tedavi edici doza çıkılır ve kişinin bu alerjenlere immünolojik cevap vermemesi gerektiği öğretilir. Tedavi ile oluşabilecek istenmeyen etkiler bu işin profesyonellerinin uygulamalarında oluşmaz. Dolayısıyla alerji aşısı alerji ve immünoloji uzmanınca ayarlanır ve uygulanır. Aksi takdirde “Mercedes aracınızı sokak arasındaki tamircilere tamir ettirmek” gibi bir durumla karşılaşabilirsiniz.

Son dönemlerde uyguladığımız bazı antikor tedavileri var. Bu tedavilerde de alerjik reaksiyona neden olan antikor olan IgE, dışarıdan verdiğimiz başka bir antikorla bağlanır ve etkisiz kılınır. Bu durumda IgE antikoruna bağlanacak olan alerjen bu bağlanmayı gerçekleştirememiş olur ve reaksiyonlar oluşmaz. Bu tedavi modeli şu an için kısıtlı bir hasta grubunda uygulanmaktadır.  Ancak, son derece iyi sonuçlar aldığımızı belirtmek isterim.

Alerji testi nasıl oluyor ? 

Alerji testi de mutlaka gerekli ise yapılması gereken bir testtir. Bu testler kanda yapılabileceği gibi çok daha duyarlı ve doğru sonuçlar açısından ciltte yapılabilir. Ancak testlerin de aynen tedavi gibi bir alerji ve immünoloji uzmanınca yapılması gereklidir. Cilt testlerinde ortaya çıkan sonuçların yorumlanması, bu sonuçlara göre yapılması gerekenleri en doğru şekilde alerji uzmanı yapabilir. Bunun dışında herhangi bir doktor tarafından yapılan cilt testi sonuçlarının ne hastaya, ne tedavi modeline, ne de sonuca hiçbir katkısı yoktur. Elde edilen sonuçlarda yalancı negatif ya da pozitif sonuçlar hatalı yorumlanabilmektedir. Önemli olan burada çıkan sonucun hastanın hastalığı ve bulguları ile ne denli bağlantılı olduğunu yorumlayabilmek ve bu sonuçlara göre eğer aşı uygulanacaksa doğru aşı içeriğini belirlemektir. Yoksa bahar aylarında şikayetleri olan bir hastada yapılmış olan bir cilt testinde ortaya çıkan polen alerjisi sonuçlarının ne hastaya ne de tedavi modeline hiçbir katkısı yoktur. Bu hastaya polenlerden uzak durmalısın demek kadar basit ve bayağı bir şey olamaz. Ya da git

Fanus içinde yaşa mı demek lazım acaba ???

Cilt testleri yapılmadan birkaç gün önce kullanılan alerji ilaçları mutlaka kesilmelidir. Yoksa nasıl ki alerji bulgularını bu ilaçlar baskılıyor, maskeliyorsa test sonuçlarının da yanlışlıkla temiz çıkmasına neden olunabilir. Bu amaçla testten önce doktorunuzla kesmeniz gereken ilaçlar açısından görüşmelisiniz.

Alerji tedavisinde kullanılan haplarda bulunan bir madde var, bu madde insanı sersem gibi yapıyor, çok uyutuyor. Alerji hastaları bunları kullanmaktan şikâyetçi. Bu ilaçların zararı yok mu, illa kullanılması mı gerekiyor?

Alerjik hastalıkların tedavisi değil de bulgularını bastıran ilaçlar olan anti-histaminik ilaçların hemen tamamının böyle bir yan etkisi vardır. Bu ilaç molekülleri kandan beyine geçip bu tür yan etkiler oluşturabilmektedir. Her ne kadar yeni anti-histaminik ilaç moleküllerinin bu tür etkileri azaltılmışsa da az ya da çok bu tür yan etkiyi onlar da oluşturmaktadır. Ayrıca, iştah merkezini etkilemesi nedeniyle kilo alma riski gibi bir durum da söz konusudur. Bunun dışında bu tür ilaçların kalpte ritim bozukluğu yapabileceğine dair kanıtlar da vardır. Bu vesile ile bu ilaçlar da iyi bir immünoloji ve alerji uzmanı ile görüştükten sonra kişiye özel olarak seçilmeli ve kullanılmalıdır…

Sağlıklı günler dileğiyle…
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ