Tanım, Tarihçe, Sıklık ve Mekanizma:
Anafilaksi ilk defa 1902 yılında Portier ve Richet adlı araştırmacılar tarafından köpeklerde yaptıkları aşılama çalışmaları esnasında tanımlanmıştır. Alerjik reaksiyonların en ağırı, en hızlı gelişeni ve en dramatik sonuçlar doğurabilen halidir. Anafilaksinin toplumda görülme sıklığı ile ilgili çok sağlıklı rakam vermek mümkün değildir.
Ancak, ilaçlarve gıdaların anafilaksiye en sık yol açan ajanlar olduğu söylenebilir. İlaçlardan da en sık romatizmal ağrı kesicilerin ve antibiyotiklerin anafilaksiye sebep olduğu görülmektedir. Bunlar dışında önemli bir anafilaksi nedeni de arı ve diğer böcek sokmalarıdır. Gıdalardan da kabuklu deniz ürünleri ve fındık ezmesinin anafilaksiye en sık neden olan gıdalar olduğu bildirilmektedir.
Anafilaksi, hücresel mekanizma olarak, bazofil ve mast hücresi dediğimiz hücrelerin içindeki histamin dolu küçük keseciklerin patlaması ve histamin denilen aktif maddenin açığa çıkarak etkilerini yaratması ile oluşan bir reakiyondur.
Klinik Belirtiler
Anafilaksi, ölümcül olabilen, ciddi, tüm vücudu etkileyen bir alerjik reaksiyondur ve hemen tanı konarak tedavisinin yapılması gerekir. Bu özellikleri ile “tıbbi aciller” grubunda yer alır. Eğer klinik olarak tanınması gecikirse ve gerekli dikkat gösterilmezse Kalp-damar ve/veya solunum sistemi yetmezliğinden ölüm gerçekleşebilir.
Anafilakside bulgular genellikle, sorumlu ajanla karşılaştıktan sonra dakikalar hatta saniyeler içinde ortaya çıkabilir. Sorumlu ajan enjeksiyon yolu ile alınmış ise bulgular sıklıkla 5 ile 30 dakikada başlar. Ancak bazen bulguların gelişimi bir saat sonrasına kadar uzayabilir. Eğer sorumlu ajan ağız yolundan alınmışsa bulgular genellikle ilk 2 saat içinde oluşur.
Anafilakside istisnalar dışında en sık görülen belirtiler deriye aittir ve hemen hemen tüm olgularda bulunur. Bunu solunum yollarına ait olan bulgular izler, daha sonra ise tansiyon düşmesi ve mide barsak belirtileri görülür. Deri, havayolları, kalp-damar ve mide barsak gibi birçok organ sistemi tek başına ya da birlikte etkilenebilir. Bu belirti ve bulgular; deride yaygın kızarıklık, kaşıntı, kurdeşen plakları, bronşlarda tıkanıklık, üst solunum yolunda ödem, mide barsak sisteminde hareketlerin artışına bağlı bulantı, kusma, ishal, kalp-damar sisteminde tansiyon düşmesi ve/veya ritm bozuklukları görülebilir. İlginç olanı ise hastaların sıklıkla “ölüm korkusu hissi” tanımlamalarıdır. Sık görülen diğer belirtiler burun, gözler ve damakta kaşıntı, hapşırık, dışkı ve idrar kaçırmadır. Bazen anafilaksinin ilk belirtisi bilinç kaybı olabilir. Bu belirtilerden dakikalar sonra ölüm olabilir.
Klinik Belirtilerin Şiddetini Etkileyen Faktörler
Hastadaki alerjik durumun ciddiyeti, sorumlu olan ajanla yüksek dozda karşılaşmış olmak, eşlik eden diğer hastalıkların (astım, kalp hastalığı) olması kliniği etkileyen faktörlerdir. Önceden kalp hastalığı bulunan kişilerde, sorumlu olan ajanın enjeksiyon yolu ile uygulanması, ciddi anafilaksi riskini ve buna bağlı ölüm olasılığını arttırır. Ayrıca, bazı tansiyon ilaçları kullananlarda anafilaksi sonucu ölüm oluşması çok daha sık görülebilmektedir. Tüm bunlara ek olarak anafilaksi sırasında tedavinin yapılmasında gecikme olursa reaksiyon daha ağır seyreder.
Tedavi
Anafilaksi, hızla oluşup hastayı öldürebilen acil bir hastalık olduğundan, tedavisi de çok hızlı uygulanmalıdır. İlk müdahale mümkünse hastanın bulunduğu yerde yapılmalıdır. Anafilaksi bir ilaç enjeksiyonu sonucu ulaşabildiğinden, anafilaksinin tedavisinde kullanılan ilaçların ve malzemelerin enjeksiyon yapılan her merkezde hazır bulundurulması gereklidir. Arı ve gıda alerjisine bağlı anafilaksi, genellikle bir sağlık kuruluşu dışında geliştiğinden, bu riske sahip hastalar ilaçları yanında taşımalı ve kendi kendine tedavi yapabilmesi konusunda eğitilmelidir.
Tedavide yapılması gerekenlerin başında hastanın hava yolunun ve kalp-damar sistemi durumunun değerlendirilmesi ve tedavi süresince takibi gelir. Anafilakside en önemli ölüm sebepleri üst solunum yollarındaki ödeme bağlı tıkanma, buna bağlı solunum yetmezliği ve kalp-damar sistemine ait iflastır. Tedavi girişimleri bunları düzeltmeye yönelik olacaktır. Üst solunum yollarındaki ödeme bağlı oluşan tıkanma ilaç tedavisine yeterli yanıt vermez ise üst solunum yoluna tüp uygulanması veya boğazın öne kısmından solunum yoluna delik açma hayat kurtarıcı olabilir. Hastanın boynu iyice arkaya doğru kıvrılıp ağız açık tutulmalıdır.
Adrenalin, anafilaksi tedavisinde en önemli ilaçtır. Anafilaksiden ölenler, genellikle adrenalin kullanılmayan veya yetersiz kullanılan hastalardır. Adrenalin ile kalp-damar ve solunum sitemi bulguları hızla geri normale dönebilir. Ancak uygulanırken tehlikeli yan etkiler de ortaya çıkabilir. Bazen ani tansiyon yüksekliği ve beyin kanamasına, kalp krizine ve ciddi ritm bozukluklarına yol açabilir.
Adrenalin cilt altı, kas içine, veya direkt damar içine uygulanabilir. Adrenalinin uygulanma yoluna hastanın durumuna göre karar verilebilir. Bulguların devam etmesi veya tekrar etmesi durumunda 15-20 dakikada bir tekrarlanır.
Adrenalin uygulandıktan sonra diğer ilaçlar uygulanır. Antihistaminiklerin etkileri sınırlı olmakla birlikte anafilakside kullanılmalıdırlar. Kortizonun, alerjik yanıtın erken fazına etkisi olmaması nedeniyle, anafilaksinin başlangıç tedavisinde faydası sınırlıdır. Hipotansiyonun durumunun düzeltilmesi için ayrıca damar içine serum uygulamaları gerekebilir. Bronş tıkanıklıkları için gerekirse bronş açıcı spreyler kullanılabilir. Ayrıca oksijen verilmelidir.
Anafilaksi, kol veya bacaktan enjeksiyon veya arı sokması sonucu oluştu ise, emilimi geciktirmek için turnike uygulanmalıdır. Turnike her 10 dakikada bir dakika serbest bırakılmalıdır.
Bu girişimler yapılırken, hastanın yoğun bakım ünitesine nakli ve bulgular tamamen düzeldikten sonra tekrarlaması riski nedeniyle 1-2 gün gözlem altında tutulması gereklidir. Anafîlaksinin şiddetine, hastanın gereksinim duyduğu tedaviye göre, taburcu olduktan sonra ağızdan antihistaminik, bronş açıcı ve kortizon tedavisine 7-10 gün devam edilmesi uygun olur.
Alerjik kişiler daha önceden reaksiyon gösterdiği bir ajanla karşılaştığında hemen bir antihistaminik almalıdır. Ancak bu anafilaksi gelişimini önlemeyebilir. Anafilaksinin ilk belirtileri görüldüğünde adrenalin kullanılmalıdır. Bu nedenle hasta daha önce alerjik bir reaksiyon geçirmiş ise ve tekrarlama riski var ise (arı alerjisi, gıda alerjisi, egzersize bağlı anafilaksi, idiyopatik anafilaksi), kendi kendine uygulayabileceği adrenalin kitini (Epipen veya Fastject gibi) yanında taşımalıdır. Bunun için bu hastalara içinde enjeksiyona hazır tek dozluk adrenalin bulunan adrenalin otoenjektörleri önerilir. Acil durumlarda elbise çıkarılmadan otoenjektör uygulanabilir. Hasta otoenjektörü yanında taşımalıdır. Son kulamla süresi geçen otoenjektörlerde adrenalinin etkinliği önemli ölçüde azalır. Bu nedenle yenisi ile değiştirilmelidir.
Korunma
Anafilaksi nedenini saptamak sonraki atakları önleme açısından çok önemlidir. Dikkatli bir hikaye anafilaksinin nedeni hakkında ipucu verebilir. Gerektiğinde deri testleri veya kandan alerji tayinine başvurulur. Sorumlu ajandan kaçınmak en etkili korunmadır.
İlaçları sadece kesin gereklilik olduğunda ve reçete doğrultusunda kullanmak en başta yapılması gereken bir korunma yöntemidir. Genel olarak daha önceden herhangi bir ilaca alerji gelişen kişiler bu durumu her doktor muayenesi ve reçete yazımı esnasında doktora hatırlatmalıdır. Hastalar duyarlı olduğu bilinen ilaçlarla çapraz reaksiyon veren ilaçlardan da kaçınılmalıdır ve bu konuda doktorla istişarede bulunmalıdırlar. Damar yolu veya kabadan enjeksiyondan ziyade ilaç uygulaması için ağız yolu tercih edilmelidir.
Gıdaya bağlı anafilaksilerde reaksiyon oluşturan gıdalardan kaçınılmalıdır. Buradaki bir tehlike hastanın duyarlı olduğu gıdanın, karışım gıdalar içinde bilinmeden alınmasıdır. Bu nedenle hazır gıdalardaki içerik etiketleri dikkatle gözden geçirilmelidir.
Anafilaksiye neden olan sebep arı sokması ise arı aşısı uygulaması gereklidir. Bir alerji merkezinde bu tedaviye başlanmalıdır. Daha sonraki arı sokmalarında anafilaksi gelişimini önleme açısından aşı uygulaması çok etkilidir.Anafilaksinin tekrarlama riski olan hastalar özellikle gıda, ilaç ve arı alerjisi olduklarına dair bilgi içeren bilezik, kart veya künye ve adrenalin kiti taşımalıdırlar. Hastaneye gelmeden önce adrenalini uygulaması için kendisi veya ailesi eğitilmelidir.
Sağlıklı Günler Dileğiyle
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ