ANKİLOZAN SPONDİLİT
Ankilozan Spondilit (AS) sebebi belli olmayan, öncelikle omurgayı tutan ayrıca da omuz eklemi, kalça eklemlerini tutabilen bir hastalıktır. Bu hastalığın en önemli özelliği tutulan eklemlerde hareketlerde kısıtlılık yapan, eklem aralarında daralma ve ardından da yapışma ile seyreden bir hastalık olmasıdır. Hastalık kadınlarda da görülmesine rağmen özellikle 20-40 yaş arasındaki erkeklerde daha sıktır. Bu hastalık bazı doku tiplerini taşıyan kişilerde oldukça sık görülmektedir. Özellikle HLA-B27 denilen doku tipi taşıyanlarda taşımayanlara göre çok daha fazla görüldüğü bilinmektedir.
Hastalığın görülme sıklığı:
Hastalık HLA-B27 doku tipi ile oldukça sıkı ilişkili olduğu için HLA-B27 doku tipini sıklıkla taşıyan toplumlarda bu hastalık oldukça sık görülür. Örneğin, Kanada’ da HLA-B27 doku tipi sıklığı % 50’ nin üzerindedir. Bu ülkede AS görülme sıklığı da % 8 civarındadır. Ülkemizde HLA-B27 sıklığı açısından net bir rakam verilememekle birlikte, % 1 civarında olduğu ve dolayısıyla hastalığın da % 1’ den daha az bir sıklıkta görüldüğü söylenebilir. Aile çalışmalarına bakıldığında da HLA-B27 doku tipi taşıyan AS’ li bir hastanın yakınında AS görülme riski % 20 civarındadır. Ancak hastalıkta sadece HLA-B27 doku tipine sahip olmak suçlanamamaktadır. Ayrıca birçok çevresel etkenden de bahsedilebilir. Cinsiyet açısından da bakıldığında AS erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha sık görülmektedir.
AS oluşmasında rol oynayan etkenler:
AS, HLA-B27 doku tipi taşıyan kişilerde çevresel faktörlerin ve özellikle de enfeksiyonların sonucunda oluşabilir. Esas itibari ile bazı enfeksiyon ajanları ile oluşan enfeksiyonlar sonrası bu enfeksiyon ajanlarının bazı proteinlerine karşı gelişen bağışıklık sistemi reaksiyonlarının daha sonra kişinin kendi dokularındaki proteinlerine karşı cevap vermesi ve aldırması ile oluşan bir hastalıktır.
Hastalığın sınıflama kriterleri:
3 aydan fazladır süren, dinlenme ile geçmeyen, egzersiz ile açılan bel ağrısı ve bel tutukluğu,
Bel hareketlerinin öne arkaya doğru kısıtlanmış olması,
Göğüs duvarının derin nefes alma esnasındaki genişlemesinin kısıtlanması,
Radyolojik bulgular: sakroiliak eklem denilen kalça kuyruk sokumu kemiği arasındaki eklemin tutulması.
Hastalık Bulguları:
15-40 yaş arası erkek hastada sinsi başlayan ve yavaş yavaş artan bel ağrısı, bel tutukluğu ile başlar. Tutukluk ve ağrı egzersiz ile geçer veya azalır. Göğüs ağrısı, sırt ağrısı, boyun ve omuzlarda ağrı da sıklıkla görülebilir. Hastaların hemen hemen yarısında omuzlarda veya kalçalarda tutulum olabilir. Tüm bu bulgulara ek olarak eklem dışı tutuluşlar da çok önemli olup AS’ deki önemli maluliyet sebeplerindendir. % 5 kadar bir hastada kalpten çıkan büyük damar (aort) kökü tutulumuna bağlı olarak kalp kapaklarında yetersizlik sonucu kalp yetersizliği gelişebilir. Ayrıca kalpte ritim bozukluklarına yol açan tutulumlar olabilir. Bunun dışında göğüs kafesindeki genişleme kısıtlılığına bağlı akciğer fonksiyonlarında bozulma görülebilir. Hastaların dörtte birinde göz tutuluşu da gözlenebilen önemli bulgulardan biridir. Bunlar dışında bu hastalarda barsak tutuluşuna bağlı hazımsızlık, aşırı gaz, ishal veya kabızlık atakları görülebilir.
Laboratuvar tetkilerinde AS için neler yapılabilir?
Beyaz ırkta spondiliti olan hastaların % 95’ e kadar olan bir bölümünde HLA-B27 doku tipi saptanabilir. Sedimantasyon birçok hastada artmış olarak görülse de hastalık aktivitesi ile bir paralelliği gösterilememiştir. Ağır olgularda bir miktar kansızlık görülebilir. Akciğer fonksiyon testlerinde göğüs kafesi tutulumuna bağlı bir kısıtlanma gözlenebilir.
Radyolojik Tetkikler:
Özellikle direkt grafilerde önemli ipuçları elde edilebilir. Sakroiliak eklemlerde tek taraflı ya da iki taraflı tutulum gözlenebilir. Omurgada da çok önemli tutulum bulguları elde edilebilir. İlerlemiş vakalarda omurga kemikleri “bambu kamışı” görüntüsü ortaya çıkar. Sakroiliak eklemlerdeki tutuluş özellikle bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans tetkileri ile çok erken dönemlerde gösterilebilir.
Tedavi:
AS’ de tedavi amaçları, ağrının kontrolü, iskelet hareketliliğinin devamının en iyi şekilde sağlanması, eklemlerdeki şekil bozukluklarının önlenmesi ve yaşam kalitesinin düzeltilmesi olarak belirtilebilir. Tedavi başlangıcında mutlaka hastanın ve yakınlarının hastalık hakkında bilgilendirilmesi gerekmektedir. Çok iyi bir fizik tedavi programı ayarlanmalı ve hastanın bunu kendi başına uygulaması sağlanmalıdır. İlaç olarak non-steroid anti inflamatuvar (NSAI) ilaçlar kullanılır. Bunun dışında sülfasalazin hem eklem hem de eklem dışı bulgular için faydalı olur. Nadiren bazı vakalarda eklem içine kortizon uygulamaları gerekebilir.
Unutulmamalıdır ki, hastalar hastalığın tedavisi üstlenen hekimin kontrolünden hiç çıkmamalı, onun belirttiği tedavi ve takip rejimlerini çok sıkı bir şekilde uygulamalı, herhangi bir beklenmeyen durum görüldüğünde hızla hekimine başvurmalıdırlar.
Sağlıklı günler dileğiyle…
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ